8 Aralık 2013 Pazar

Ekmeğin Tadı


Ninem, çocukluğunda öyle her yemeği beğenip yemezmiş. Yemeklerin çoğunun tadına bile bakmadan:
       -"Ben onu sevmiyorum, yemem." diye tuttururmuş. Bu yüzden ninemin boyu bir çocuk kadar ufacık kalmış. Ninemin ninesi nineme:
       -"Senin beğenmediğin bu yemekleri bulamayan ne çok insan var. Bir bilsen yavrucuğum. Sen ise bir lokma olsun tatmadan sevmediğini söylüyorsun. Oysa vücudunun bu gıdalara ihtiyacı var. Sonra yeterince büyüyüp gelişemezsin ufacık kalırsın." der, sonra da şu hikayeyi anlatırmış:
       Zamanın birinde bir köyde Pümpül hanımla Ömer efendi isminde bir karı koca yaşarmış. Bunların darı dünyada bir tek çocukları varmış. Adı Osman'mış.
       Osman, çok nazlı bir çocukmuş. Önüne konulan yemeğe bir kusur bulur, doğru dürüst karnını doyurmaz, anacığını üzer dururmuş. Hele ekmeği ağzına bile koymazmış. Yalnız börek, çörek, kurabiye olunca yüzü gülermiş. Onları doyuncaya kadar yermiş. Annesi Pümpül hanım da Osman'ın karnı doysun diye bunları sofradan hiç eksik etmezmiş.
       Seneler geçmiş... Osman büyümüş delikanlı olmuş. Ömer efendi ise yaşlanmış, beli bükülmüş. Eskisi gibi çalışamaz hale gelmiş. Osman da çok nazlı büyüdüğü için öyle tarlada, bağda, bahçede çalışamıyormuş. Bu yüzden gelirleri azalmış. Pümpül hanım artık oğluna her zamanki gibi börek, çörek, kurabiye pişiremiyormuş. Osman sofraya aç oturup, aç kalkıyormuş. Bakmışlar ki olacak gibi değil, sonunda Osman para kazanmak için kente gitmeye karar vermiş. Duyduklarına göre kentte işler öyle köydeki kadar ağır değilmiş.
       Pümpül hanım güçlükle bulup buluşturdukları ile Osman!a yolluk olarak börek, çörek, kurabiye pişirmiş, heybesini doldurmuş. Heybede birazcık yer kalmış. Oraya da birkaç ekmek koymuş.
       Osman:
       -"Anneciğim biliyorsun ki ben ekmek yemem. Ne diye o ekmekleri hala heybeye koyuyorsun?" diye annesine çıkışmış.
       Annesi de:
       -"Nasılsa heybede yer var oğlum. Bakarsın bir gün bunlar da kurabiye oluverirler." demiş.
       Osman bu sözlerden pek bir şey anlamamış. Ama annesini kırmamak için üstelememiş.
       Derken annesinin babasının elini öpüp kente gitmiş. Başlamış harıl harıl iş aramaya. E kentte iş Osman'ı beklemiyor ya. Üç gün beş gün derken aradan on gün geçmiş Osman bir türlü iş bulamamış. Börek, çörek, kurabiyeler de bitmiş. Yalnız ekmekler kalmış. Osman o gün boyunca aç açına dolaşıp gidip gelip ekmeklere bakmış. İçinden:
       -"Allah, Allah anam bir gün bunların kurabiye olacağını söylemişti ya, ama aradan bu kadar zaman geçti neden hala kurabiye olmadılar?" diye hayret ediyormuş. Sonunda karnı öyle acıkmış, öyle acıkmış ki daha fazla dayanamamış başlamış ekmekleri yemeye. Bir de ne görsün, yediği ekmekler kurabiyeden, börekten, çörekten daha nefis değil mi? Osman, anasının ekmekler bir gün kurabiye olur derken ne demek istediğini işte o zaman anlamış. "İnsanın karnı aç olunca ekmekler kurabiyeden daha lezzetli oluyormuş" diye düşünmüş. Ve ekmeğin kolay kazanılmadığını öğrenmiş. Osman birkaç gün sonra iş bulmuş ama bir daha hiç bir zaman yemekleri beğenmemezlik etmemiş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder