Ninem, çocukluğunda öyle her yemeği beğenip
yemezmiş. Yemeklerin çoğunun tadına bile bakmadan:
-"Ben
onu sevmiyorum, yemem." diye tuttururmuş. Bu yüzden ninemin boyu bir çocuk
kadar ufacık kalmış. Ninemin ninesi nineme:
-"Senin
beğenmediğin bu yemekleri bulamayan ne çok insan var. Bir bilsen yavrucuğum.
Sen ise bir lokma olsun tatmadan sevmediğini söylüyorsun. Oysa vücudunun bu
gıdalara ihtiyacı var. Sonra yeterince büyüyüp gelişemezsin ufacık
kalırsın." der, sonra da şu hikayeyi anlatırmış:
Zamanın
birinde bir köyde Pümpül hanımla Ömer efendi isminde bir karı koca yaşarmış.
Bunların darı dünyada bir tek çocukları varmış. Adı Osman'mış.
Osman,
çok nazlı bir çocukmuş. Önüne konulan yemeğe bir kusur bulur, doğru dürüst
karnını doyurmaz, anacığını üzer dururmuş. Hele ekmeği ağzına bile koymazmış.
Yalnız börek, çörek, kurabiye olunca yüzü gülermiş. Onları doyuncaya kadar
yermiş. Annesi Pümpül hanım da Osman'ın karnı doysun diye bunları sofradan hiç
eksik etmezmiş.
Seneler
geçmiş... Osman büyümüş delikanlı olmuş. Ömer efendi ise yaşlanmış, beli
bükülmüş. Eskisi gibi çalışamaz hale gelmiş. Osman da çok nazlı büyüdüğü için
öyle tarlada, bağda, bahçede çalışamıyormuş. Bu yüzden gelirleri azalmış. Pümpül
hanım artık oğluna her zamanki gibi börek, çörek, kurabiye pişiremiyormuş.
Osman sofraya aç oturup, aç kalkıyormuş. Bakmışlar ki olacak gibi değil,
sonunda Osman para kazanmak için kente gitmeye karar vermiş. Duyduklarına göre
kentte işler öyle köydeki kadar ağır değilmiş.
Pümpül
hanım güçlükle bulup buluşturdukları ile Osman!a yolluk olarak börek, çörek,
kurabiye pişirmiş, heybesini doldurmuş. Heybede birazcık yer kalmış. Oraya da
birkaç ekmek koymuş.
Osman:
-"Anneciğim
biliyorsun ki ben ekmek yemem. Ne diye o ekmekleri hala heybeye
koyuyorsun?" diye annesine çıkışmış.
Annesi
de:
-"Nasılsa
heybede yer var oğlum. Bakarsın bir gün bunlar da kurabiye oluverirler."
demiş.
Osman
bu sözlerden pek bir şey anlamamış. Ama annesini kırmamak için üstelememiş.
Derken
annesinin babasının elini öpüp kente gitmiş. Başlamış harıl harıl iş aramaya. E
kentte iş Osman'ı beklemiyor ya. Üç gün beş gün derken aradan on gün geçmiş
Osman bir türlü iş bulamamış. Börek, çörek, kurabiyeler de bitmiş. Yalnız
ekmekler kalmış. Osman o gün boyunca aç açına dolaşıp gidip gelip ekmeklere
bakmış. İçinden:
-"Allah,
Allah anam bir gün bunların kurabiye olacağını söylemişti ya, ama aradan bu
kadar zaman geçti neden hala kurabiye olmadılar?" diye hayret ediyormuş.
Sonunda karnı öyle acıkmış, öyle acıkmış ki daha fazla dayanamamış başlamış
ekmekleri yemeye. Bir de ne görsün, yediği ekmekler kurabiyeden, börekten,
çörekten daha nefis değil mi? Osman, anasının ekmekler bir gün kurabiye olur derken
ne demek istediğini işte o zaman anlamış. "İnsanın karnı aç olunca
ekmekler kurabiyeden daha lezzetli oluyormuş" diye düşünmüş. Ve ekmeğin
kolay kazanılmadığını öğrenmiş. Osman birkaç gün sonra iş bulmuş ama bir daha hiç
bir zaman yemekleri beğenmemezlik etmemiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder