Mine'nin kedisi Pıtır'ın en sevdiği şey;
güneşli havalarda bahçe duvarının üstüne oturup, dili ile tüylerini yalayarak
parlatıp güzelleştirmekmiş. Çünkü o bir bayan kedi imiş ve tüm bayanlar gibi
süslenip güzel görünmek istermiş. En sevmediği şey ise sahibi Mine'nin onunla
oynarken canını acıtması imiş. Bu yüzden Mine'yi görünce ya tabana kuvvet
kaçar, ya da bir yerlere saklanırmış.
Bir
gün komşunun kedisi Sarman, Pıtır'a konuk gelmeye karar vermiş. O gün Pıtırcık
her zamankinden çok tüylerini temizleyip parlatmış. Sonra da gidip aynaya
bakmış. Kendini pek beğenmiş. Arkadaşını karşılamak için gururla yürüyerek
kapının önüne çıkmış. İşte olanlar ondan sonra olmuş. Mine ile arkadaşları
Pıtır'ı görünce koşup yakalayıvermişler. Boynuna bir ip bağlamışlar. Kuyruğuna
zil takmışlar. Onu zorla yürütmeye çalışmışlar. Zavallı Pıtırcığın her yanı toz
toprak içinde kalmış. Hele hele Pıtırcık, arkadaşı Sarman'ın bir kenarda
acıyarak kendisini seyretmekte olduğunu görünce dünyalar başına yıkılmış.
Utancından gözlerini sımsıkı kapamış. Oysa istese çocukları tırmalayarak
ellerinden kurtulabilirmiş. Ama çocukları çok sevdiğinden onların canlarını
yakmaya bir türlü gönlü razı olmuyormuş.
O
gün Pıtırcık için çok kötü bir günmüş. Akşam ağzına bir lokma yiyecek koymadan
erkenden gidip yatmış. Geç vakit Mine'de gelmiş, yatağına yatarken Pıtırcıktan
bir kez olsun özür bile dilememiş. Tam uykuya dalacakları sırada sizlerin de
inanmayacağı ir şey olmuş. Kapı açılmış, içeriye sarı saçlı ufacık kanatlı
küçük güzel bir peri kızı girmiş, uçarak doğru gidip Mine'nin yatağına konmuş.
Mine'ye:
-"Neden
zavallı Pıtırcığa böyle eziyet ediyorsun? Yazık, günah değil mi?" diye
sormuş.
Mine:
-"Sen
kimsin? Hem sana ne? Pıtır, benim kedim, canım nasıl isterse öyle
davranırım." demiş.
Peri
kız:
-"Ben
iyilik perisiyim. Pıtır'a böyle kötü davranmaya devam edersen seni
cezalandırırım." demiş.
Mine
de:
-"Şu
küçük boyunla mı beni cezalandıracaksın?" diye alay etmiş.
O
zaman peri kızı elınden sopa ile önce mine'ye sonra da Pıtır'a dokunmuş ve:
-"Bundan
sonra Mine Pıtır, Pıtır da Mine olsun. Ne zaman Mine haksızlık ettiğini anlarsa
o zaman eski haline dönsün." demiş, geldiği gibi sessizce uçup gitmiş.
Gerçekten
de bir anda Mine tıpkı Pıtır'a benzemiş. Pıtır da tıpkı Mine gibi olup çıkmış.
Mine durumuna öyle üzülmüş, öyle üzülmüş ki başlamış "imdaat, imdat.
Anneciğim beni kurtar" diye bağırmaya. Ama ağzından sadece "miyaav,
miyav" diye sesler çıkıyormuş.
Bu
sesleri duyan Mine'nin annesi merak edip gelmiş. Hiç bir şeyden haberi olmadığı
için Pıtır'a:
-"A,
aaa. Sen orada ne yapıyorsun öyle? Çabuk yatağına yat. Kediyi de miyavlatıp
durma koysa kapıya atarım haa." demiş.
-"Böyle
miyavlamaya devam edersen annen seni dışarı atar. Başımıza gelenleri ona
anlatsam da inanmaz, hayal kurduğumu sanır. İyisi mi sesini kes. Bu yatakta
beraberce yatalım. Ben sana çok iyi davranacağım. Çünkü ben, hayvanların da
tabi ki insanlar gibi acı çekebileceğini biliyorum. Süt içince sana da
içireceğim yediklerimden sana da yedireceğim, çocukların senin canını yakmasına
hiç bir zaman izin vermeyeceğim." demiş. Ve o gece birbirlerine sarılıp
uyumuşlar. Sabah Mine Pıtır'dan önce uyanmış. Arkadaşlarının kendisini
tanıyabileceğini düşünüp dışarı fırlamış. Ama arkadaşları onu hiç tanımamışlar.
Hemen yakalayıp kuyruğuna bir taş bağlamışlar, yerlerde sürüklemişler. Mine'nin
canı fena halde yanmış.ç Başlamış acı acı miyavlamaya. Pıtır, Mine'nin sesini
duyunca uyanmış. Koşup onu çocukların elinden kurtarmış. Mine, daha önce
Pıtır'a yaptıklarını hatırlayıp çok pişman olmuş.
İşte
tam bu sırada annesinin sesini işitmiş. Mine'nin annesi:
-"Hey
uyan, uyansana. Okula geç kalacaksın." diyormuş.
Mine
gözlerini açmış, meğer gördüklerinin hepsi rüya değil miymiş, çocuklar. Mine
yanında yatmakta olan Pıtır'ı kucağına almış, onu sevip okşamış.
Artık
o günden sonra Mine bir daha hayvanlara kötü davranmamış. Rüyasını arkadaşlarına
da anlatmış. Onlar da tıpkı Mine gibi hayvanlara iyi davranmışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder