-"Ah,
ah... Ne yapsam, ne etsem de bugün hiç çalışmadan karnımı doyurmak için iş
yapmaya kalkışmasam." dermiş. Derken günlerden bir gün aklına bir çare
gelmiş. "Bu kadar dostum var. Her gün birine konuk gitmemin kime ne zararı
var. Böylece hem karnımı doyururum, hem de çalışıp yorulmaktan
kurtulurum." Karınca aynen böyle düşünmüş ve düşündüğü gibi de yapmış. İlk
kez arıya konuk gitmiş. Tak tak diye kapıyı çalmış. Arı:
-"Kim
o?" demiş.
Karınca:
-"Aç
kapıyı arı kardeş. Ben dostun karınca. Karnımı doyurmaya geldim, ne varsa
evinde karınca kararınca."
Arı,
kapıyı açmış. Karıncayı çok iyi karşılamış. Ona en güzel ballardan sunmuş.
Sonra da güzel, hünerli arıları çağırıp konuğunu eğlendirmiş. Akşam olunca
karınca arıya teşekkür edip evine dönmüş. Yatağına uzanıp:
-"Ohh
ne çalıştım, ne yoruldum. Gene de karnımı doyurdum." demiş.
Karınca
ertesi gün örümceğe gitmeye karar vermiş. Doğru örümceğin bulunduğu yere gidip
tak tak diye kapısını çalmış. Örümcek:
-"Kim
o?" demiş.
Karınca:
-"Aç
kapıyı örümcek kardeş. Dostun karıncayım ben. Bugünlük karnımı doyurmanı
istiyorum senden." demiş.
Örümcek
de karıncayı çok iyi karşılamış. Ona en iyi yiyeceklerinden ikram etmiş. Sonra
da ördüğü ağları gezdirip sanatını göstermiş. Akşam olunca da ağlarını
karıncanın yuvasına kadar uzatıp onun yorulmadan yuvasına dönmesini sağlamış.
Karınca
evine dönünce gene yatağına sırt üstü uzanıp:
-"Ohh
ne çalıştım, ne yoruldum. Gene de karnımı doyurdum." demiş.
Böyle
çabasız karnını doyurmaktan karınca çok hoşlanmış. Üçüncü gün de kelebeğe konuk
gitmiş. Ona da:
-"Aç
kapıyı iyi kalpli kelebek. Bugün karnım pek acıktı pek." demiş.
Kelebek
de tıpkı arı ve örümcek gibi karıncayı çok iyi karşılamış. Onu sırtına alıp en
güzel çiçeklere, meyvelere konmuş. Bulduğu yiyeceklerden karıncaya sunmuş.
Sonra da çok yükseklerden uçarak dostunu eğlendirmiş. Akşam olunca küçük
karıncayı evine kadar götürüp bırakmış. Karınca evine dönünce gene yatağına
uzanıp:
-"Ohh
ne iyi, ne iyi. Bugün de ne çalıştım, ne yoruldum. Gene de karnımı
doyurdum." demiş.
Böylece
aradan günler geçmiş. Karıncanın konuk gideceği dostları da bitmiş. Küçük
karıncayı bir düşüncedir almış. "Şimdi ne yapsam? Acaba dostları ziyarete
yeniden mi başlasam?" diye düşünüp dururken, tak tak diye kapısı çalmış.
Karınca gidip açmış. Bir de ne görsün? Bütün dostları kendisine konuk gelmemiş
mi? Karınca çok şaşırmış, ne yapacağını bilememiş. Sonunda utana sakıla:
-"İnanın
isterdim sizleri evime konuk etmek. Ama ne yazık ki, ne oturacak yerim, ne de
bir lokma ekmeğim var." demiş.
Dostları,
karıncanın kendilerini böyle karşılamasına çok üzülmüşler. Ona gücenmişler, bir
daha yardım etmemeye karar vermişler.
Karınca;
hem dostlarını gücendirdiği için hem de tembelliğinden ötürü çok üzülmüş. İşte
o gün bugündür çocuklar, karıncalar tembelliğin çok kötü bir şey olduğunu
anladıklarından durmaksızın çalışmayı adet edinmişler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder