10 Aralık 2013 Salı

Kara Tavuk


Kara tavukla Mestan kedinin arasında geçen olayı dinleyenler bu kez kara tavuğu haklı bulmuşlar Mestan kediyi ise çok haksız...
       Olayı bana alaca inek aynen şöyle anlattı:
       Efendim günün birinde kara tavuk kuluçkaya yatmış. Sahibi onun atlına tam on yumurta koymuş. Kara tavuk bu yumurtaların üstünde geceli gündüzlü yirmi gün yattıktan sonra biri birinden güzel beyaz, sarı, kara ve alaca tamamı tamamına on tane civciv çıkarmış. Doğrusu bu ya, kara tavuk sayı saymasını bilmezmiş. Çünkü o; okula hiç gitmemişmiş. Sayıları saysa bile bir, üç, iki, beş, altı, dokuz diye gelişi güzel sayar hiçbir zaman sırası ile sayamazmış.
       Ama o gün -yani civcivleri çıkardığı gün- çiftlik sahibinin oğlu küçük Haluk gelmiş. Şöyle uzakta durup parmağı ile bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on diye civcivleri bir bir saymış. Ve "yaşasın, kara tavuk tam on civciv çıkarmış1 diyerek kara tavuğu kutlamış.
       Küçük Haluk okula gidiyormuş, sayı saymasını da çok iyi biliyormuş.
       İşte kara tavuk on civcivi olduğunu o zaman kesinlikle öğrenmiş ve çok sevinmiş.
       Ne var ki kara tavuğun bu sevinci öyle pek uzun sürmemiş. Çükü Mestan hemen hemen her gün gelip sinsi sinsi, civcivlerin yanına sokularak onları kapıp kaçırmaya çalışıyormuş.
       Kara tavuk farkına varınca da:
       -"Göreceksin, civcivlerini teker teker kaçırıp hapur hupur yiyeceğim diyormuş.
       Kara tavuk:
       -"Yapma Mestan kardeş, yavrularımı rahat bırak. Bak senin de bir yavrun var. Biri onu kapıp götürse hoşuna gider mi?" diyince de:
       -"Benim yavruma kimse dokunamaz. Ben tırnaklarımla yavrumu koruyabilirim, senin gibi güçsüz değilim, diyormuş. Sonra da civcivlerin korkarak analarının altına kaçışını kara tavuğun korumak için, kabarıp kanatlarını açışını büyük bir zevkle seyrederek onunla alay ediyormuş.
       Allah'tan her akşam Haluk gelip civcivleri sayıyormuş, kara tavuk da böylece civcivlerin eksilmediğini anlayıp rahat bir nefes alıyormuş.
       Mestan kedi yine bir gün gizlice gelip çitin arkasına saklanmış. O sırada oradan geçmekte olan paçalı civcivi kapıvermiş. Zavallı minik civciv başlamış sesinin var gücü ile "cik, cikkk." diye ötmeye. Kara tavuk sesi işitir işitmez Mestan'a saldırmış, yavrusunu pençelerinden güçlükle kurtarmış.
       Ama artık canına da tak demiş. Gidip kınalı horoza şikayet etmiş bir çaresine bakmasını söylemiş. Kınalı horoz da Mestan kedi ile baş edemeyeceğini bildiğinden doğruca Karabaşın yanına koşup ona:
       -"Mestan kedi yavrularımızı hiç rahat vermiyor. Civcivlerimizi kapıp hapur hupur yiyeceğini söyleyip bizim güçsüzlüğümüzle alay ediyor." demiş.
       Karabaş, kuyruğunu tam üç kez yukardan aşağıya doğru sallamış. (Karabaş düşündüğü zaman kuyruğunu yukardan aşağı, sevindiği zaman da soldan sağa doğru sallarmış.) Sonra kınalı horoza:
       -"Sen hiç merak etme. Bir daha Mestan kedi yavrularını rahatsız edecek olursa bana seslen. Hemen gelir ona, başkaları ile alay etmenin ne demek olduğunu öğretirim." demiş.
       Aradan çok geçmemiş, Mestan kedi gene çıkagelmiş. Sessizce civcivlere yaklaşırken kınalı horoz görmüş. Hemen çitin üstüne atlayıp sesinin olanca gücü ile ötmeye başlamış. Karabaş pek uzakta değilmiş. Sesi duyar duymaz koşarak gelmiş. Meğer Mestan'ın yavrusu Tekir de o sırada orada imiş. Karabaş yavru kediye saldırmış. Tekir bir ağaca tırmanıp canını Karabaşın elinden zor kurtarmış. Mestan kedi ise korkudan çitin arkasına saklanıvermiş. Bu durumu; o sırada orada bulunan Haluk, ak keçi, bana bu olayı anlatan alaca inek, kınalı horoz, kara tavuk, civcivler hepsi hepsi görmüşler.
       Mestan kedi korkaklığından ve haksızlığından ötürü öyle utanmış, öyle utanmış ki; bir daha değil civcivlere saldırmak, onların yanına bile yaklaşamamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder