10 Aralık 2013 Salı

İmmi Dede


Bir zamanlar küçük bir kasabada İmmi dede isminde bir demirci ustası yaşarmış.
       Doğrusunu isterseniz çocuklar, bu yaşlı demirci ustasının asıl adı İmmi değilmiş de, ona bu adı kasabalılar takmışlar. Çünkü demirci ustası hiç bir zaman "şimdi" diyemez, "şimdi" diyeceğine "immi" dermiş. Herhangi biri ona:
       -"Usta şu boruyu onarır mısın?" dese,
       Demirci ustası:
       -"İmmi efendim, immi onarırım." diye cevap verirmiş.
       Ya da birisi:
       -"Usta biraz buraya gelsene." diye seslenecek olsa,
       -"İmmi, immi geliyorum efendim." dermiş.
       İşte bu yüzden kasabalılar ona İmmi dede ismini takmışlarmış.
       İmmi dede, hem çok dürüst, hem çok çalışkan olduğu için kasabada onu hemen hemen kerkes severmiş. Ne var ki; İmmi dedenin oldukça büyük bir kusuru varmış. Hayvanlardan hiç mi hiç hoşlanmazmış. Kazara yanına bir hayvan yaklaşacak olsa, fena halde kızar, onu tekme tokat yanından kovarmış.
       İmmi dede'nin ne çoluğu çocuğu, ne de yatıp kalkacağı bir evi varmış. Gündüzleri dükkanda çalışır, gece olunca da gene dükkanda yatarmış. Yalnız Taylan ile Arda isminde sevimli mi sevimli iki çırağı varmış. İmmi dede, bu iki çocuğu kendi çocuğu imiş gibi severmiş. Onlar da İmmi dedeyi çok severler, ona yardımcı olmak için birbirleri ile adeta yarış ederlermiş.
       Taylan ile Arda'nın aileleri kasabaya yakın bir köyde yaşarlarmış. Her iki çocuk da haftanın beş günü evlerine hiç gitmez, İmmi dedenin dükkanında yatıp kalkarlarmış. Cumartesi ve Pazar günlerini ise ailelerinin yanlarında geçirirlermiş.
       Çok soğuk bir kış günü Taylan ile Arda gene haftalık izinlerini köylerinde geçirmiş, kasabaya dönüyorlarmış. Yolda, kasabaya yakın bir yerde, karların arasında soğuktan tir tir titreyen küçük bir kedi yavrusu görmüşler. Yavrucuk nerede ise donacakmış.
       Çocuklar, ustalarının hayvanları sevmediğini bildiklerinden önce ne yapacaklarını şaşırmışlar, ama kediye de çok acımışlar ve yanlarına almaya karar vermişler. Kediyi yanlarındaki giyeceklere sarıp ısıtmaya çalışarak dükkana getirmişler.
       İmmi dede, kediyi görür görmez fena halde sinirlenmiş. Taylan ile Arda'ya onu hemen dışarıya atmalarını söylemiş. Çocuklar da çaresiz kediyi kapının önüne bırakıvermişler.
       Gece herkes yattıktan sonra küçük kedi başlamış "Miyavvv, miyav" diye bağırmaya. Taylan'la Arda'nın kediye çok acıdıklarından gözlerine bir türlü uyku girmiyormuş. Sonunda iki arkadaş İmmi dedeye bir oyun oynamaya karar vermişler. Yataklarından kalkıp gizlice dışarı çıkmışlar. Taylan kediyi kucağına alıp İmmi dedenin yatağının bulunduğu pencerenin önüne gelmiş. Kendisi görünmeden kediyi pencereden içeriye baktırmış. Arda da camı tıklatmış ve sesini kalınlaştırarak:
       -"İmmi,
       Geleyim mi?
       Şu duvarı deleyim mi?
       Sen sıcakta mışıl mışır uyurken,
       Ben soğukta öleyim mi?" diye bağırmış.
       İmmi dede pencereye bakmış, çocuklar saklandıkları için yalnız kediyi görmüş. Bu sözleri kedinin söylediğini sanıp heyecanla yatağında doğrulup oturmuş. Sonra ses bütün dikkati ile yeniden dinlemiş.
       -" İmmi,
       Geleyim mi?
       Şu duvarı deleyim mi?
       Sen sıcakta mışıl mışır uyurken,
       Ben soğukta öleyim mi?"
       Bu kez İmmi dede Arda'nın sesini tanımış ve çocukların kendisine oyun oynadıklarını anlamış. Ama onlara hiç mi hiç kızmamış. Kendisinin haksızlık ettiğini, çocukların iyi kalpli olduklarından böyle davrandıklarını düşünmüş.
       Hemen dışarı çıkıp çocukları ve kediyi içeri almış.
       O günden sonra küçük kedi hep dükkanda kalmış. Geceleri türlü türlü oyunlar oynayarak hem çocukları hem de İmmi dedeyi eğlendirmiş.
       İmmi dede de bu minik kedi yüzünden hayvanları sevmeye başlamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder