Bir zamanlar küçük bir kasabada İmmi dede
isminde bir demirci ustası yaşarmış.
Doğrusunu
isterseniz çocuklar, bu yaşlı demirci ustasının asıl adı İmmi değilmiş de, ona
bu adı kasabalılar takmışlar. Çünkü demirci ustası hiç bir zaman
"şimdi" diyemez, "şimdi" diyeceğine "immi"
dermiş. Herhangi biri ona:
-"Usta
şu boruyu onarır mısın?" dese,
Demirci
ustası:
-"İmmi
efendim, immi onarırım." diye cevap verirmiş.
Ya
da birisi:
-"Usta
biraz buraya gelsene." diye seslenecek olsa,
-"İmmi,
immi geliyorum efendim." dermiş.
İşte
bu yüzden kasabalılar ona İmmi dede ismini takmışlarmış.
İmmi
dede, hem çok dürüst, hem çok çalışkan olduğu için kasabada onu hemen hemen
kerkes severmiş. Ne var ki; İmmi dedenin oldukça büyük bir kusuru varmış.
Hayvanlardan hiç mi hiç hoşlanmazmış. Kazara yanına bir hayvan yaklaşacak olsa,
fena halde kızar, onu tekme tokat yanından kovarmış.
İmmi
dede'nin ne çoluğu çocuğu, ne de yatıp kalkacağı bir evi varmış. Gündüzleri
dükkanda çalışır, gece olunca da gene dükkanda yatarmış. Yalnız Taylan ile Arda
isminde sevimli mi sevimli iki çırağı varmış. İmmi dede, bu iki çocuğu kendi
çocuğu imiş gibi severmiş. Onlar da İmmi dedeyi çok severler, ona yardımcı
olmak için birbirleri ile adeta yarış ederlermiş.
Taylan
ile Arda'nın aileleri kasabaya yakın bir köyde yaşarlarmış. Her iki çocuk da
haftanın beş günü evlerine hiç gitmez, İmmi dedenin dükkanında yatıp
kalkarlarmış. Cumartesi ve Pazar günlerini ise ailelerinin yanlarında
geçirirlermiş.
Çok
soğuk bir kış günü Taylan ile Arda gene haftalık izinlerini köylerinde
geçirmiş, kasabaya dönüyorlarmış. Yolda, kasabaya yakın bir yerde, karların
arasında soğuktan tir tir titreyen küçük bir kedi yavrusu görmüşler. Yavrucuk
nerede ise donacakmış.
Çocuklar,
ustalarının hayvanları sevmediğini bildiklerinden önce ne yapacaklarını
şaşırmışlar, ama kediye de çok acımışlar ve yanlarına almaya karar vermişler.
Kediyi yanlarındaki giyeceklere sarıp ısıtmaya çalışarak dükkana getirmişler.
İmmi
dede, kediyi görür görmez fena halde sinirlenmiş. Taylan ile Arda'ya onu hemen
dışarıya atmalarını söylemiş. Çocuklar da çaresiz kediyi kapının önüne
bırakıvermişler.
Gece
herkes yattıktan sonra küçük kedi başlamış "Miyavvv, miyav" diye
bağırmaya. Taylan'la Arda'nın kediye çok acıdıklarından gözlerine bir türlü
uyku girmiyormuş. Sonunda iki arkadaş İmmi dedeye bir oyun oynamaya karar
vermişler. Yataklarından kalkıp gizlice dışarı çıkmışlar. Taylan kediyi
kucağına alıp İmmi dedenin yatağının bulunduğu pencerenin önüne gelmiş. Kendisi
görünmeden kediyi pencereden içeriye baktırmış. Arda da camı tıklatmış ve
sesini kalınlaştırarak:
-"İmmi,
Geleyim
mi?
Şu
duvarı deleyim mi?
Sen
sıcakta mışıl mışır uyurken,
Ben
soğukta öleyim mi?" diye bağırmış.
İmmi
dede pencereye bakmış, çocuklar saklandıkları için yalnız kediyi görmüş. Bu
sözleri kedinin söylediğini sanıp heyecanla yatağında doğrulup oturmuş. Sonra
ses bütün dikkati ile yeniden dinlemiş.
-"
İmmi,
Geleyim
mi?
Şu
duvarı deleyim mi?
Sen
sıcakta mışıl mışır uyurken,
Ben
soğukta öleyim mi?"
Bu
kez İmmi dede Arda'nın sesini tanımış ve çocukların kendisine oyun
oynadıklarını anlamış. Ama onlara hiç mi hiç kızmamış. Kendisinin haksızlık
ettiğini, çocukların iyi kalpli olduklarından böyle davrandıklarını düşünmüş.
Hemen
dışarı çıkıp çocukları ve kediyi içeri almış.
O
günden sonra küçük kedi hep dükkanda kalmış. Geceleri türlü türlü oyunlar
oynayarak hem çocukları hem de İmmi dedeyi eğlendirmiş.
İmmi
dede de bu minik kedi yüzünden hayvanları sevmeye başlamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder