Biliyor musunuz çocuklar, Gamze en çok neyi görmek
istiyormuş? Ankara’da hayvanat bahçesindeki hayvanları.
Aslında Gamze’nin ailesi Ankara’da oturuyormuş. Ama
babasının o kadar çok işi varmış ki, bir türlü zaman bulup Gamze’yi hayvanat
bahçesine götüremiyormuş.
Bir gün Gamze’nin büyük babası ile babaannesi onu hayvanat
bahçesine götürmeye karar vermişler.
Hayvanat bahçesi, Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasında
kocaman ağaçlıklı bir yermiş. Gamze’yi büyük babası ile babaannesi ilk önce fok
balıklarının bulunduğu yere götürmüşler. Burada iki fok balığı varmış. Biri
havuzun içinde yüzüyormuş, Diğeri ise; yüzgeçlerine dayanmış, hem ziyaretçileri
seyrediyor, hem de güneşleniyormuş. Gamze büyük babasına:
-“Bunların ne elleri, ne de ayakları var. Acaba kendilerini
düşmandan nasıl koruyabiliyorlar ? ” diye sormuş. Büyük baba:
-“Karadaki düşmanlardan suya atlayarak, sudaki düşmanlardan
ise karaya çıkarak korunuyorlardır herhalde.” diye cevap vermiş.
Sonra ayıların bulunduğu kafeslerin önüne gitmişler. Gamze:
-“ Ayılar çok kuvvetli hayvanlar. Onlar kuvvetleri sayesinde
bütün hayvanlarla başedebilirler değil mi?” demiş. Büyük baba:
-“Yalnız ayılar değil; aslanlar, kaplanlar, leoparlar,
filler, hepsi güçleri sayesinde yaşamlarını kolayca sürdürebiliyorlar.” demiş.
Gamze:
-“Ya kurtlar? Onlar bu saydığınız hayvanlar kadar güçlü
değiller mi?” diye sormuş.
Büyük baba:
-“Kurtlar da güçlü hayvanlardır. Ama bu saydıklarım kadar
değil. Onların asıl silahları keskin dişleri ile çok iyi görebilen gözleridir.”
O sırada konuşa konuşa maymunların bulunduğu yere gelmişler.
Gamze:
-“Peki ya maymunlar? Onlar düşmanlarından nasıl
korunabiliyorlar? Maymunların ne keskin dişleri, ne de düşmanlarını altedecek
kuvvetleri var.” demiş.
Bu soruyu Gamze’nin babaannesi cevaplamış:
-“Onlar da çok çevik hayvanlar. Görüyor musun yavrucuğum? Kuyruklarını bile el gibi kullanıp, parmaklıklara tutunarak oradan oraya, oradan oraya sıçrayıp duruyorlar.” demiş ve “Yüce Allah her hayvana yaşamını sürdürebilmesi için bir sebep vermiş. Kirpinin vücudu diken gibi oklarla kaplı, kaplumbağanın kabuğu var, kedi tırnakları ile kendini korur, ceylan, at, geyik gibi hayvanlar uzun ve güçlü bacakları sayesinde koşarak düşmanlarından uzaklaşırlar. Öküzler ve gergedanlar boynuzları ile düşmanla savaşırlar.” diye eklemiş.
Gamze:
-“Ya kuşlar? Onlar da uçarak mı düşmanlarından
korunuyorlar?” diye sormuş.
Büyükbaba:
-“Tabii. Kuşlar da tehlike anında uçup kurtulurlar.” demiş.
Gamze bir süre düşünmüş ve:
-“Büyük babacığım, sanırım yer yüzünde en aciz varlık
insanlar. Biz ne çok kuvvetliyiz, ne çok çevikiz, ne keskin dişlerimiz, ne
düşmandan bizi koruyacak sivri tırnaklarımız var.” demiş.
Büyük baba:
-“Yok. İşte bu kez yanıldın yavrucuğum. İnsanların silahı
hepsinden daha önemli. İnsanların akılları var. Bir düşünsene. Onlar bizi
tutsak edip bu kafeslere kapatamamışlar ama biz aklımız sayesinde onları hapsedebilmişiz.
Öyle değil mi?”
Babaanne de:
-“Bu kadarla da kalmıyor” diye eklemiş. İnsanlar akılları
sayesinde öyle şeyler icat etmişler ki; atom bombası gibi, değil bu kuvvetli
hayvanları, koskoca şehirleri birkaç dakikada yerlebir edebiliyorlar. Ve gene akılları
sayesinde radyoyu, televizyonu, elektriği, daha neler neleri bulmuş insanlar.
Yüce Allah (c.c.) bu kadar değerli olan aklı verdiği insandan bir tek şey
istemiş. O da; yaradanını bilmesini, ona ibadet etmesini ve istediklerini
yerine getirmesini. Bunu da gene insanların iyiliği için istemiş. Zaten Allahu
Tealâ yalnız akıl verdiklerinden kendisini tanımasını istemiş. Aklı olmayandan
değil. Hatta kâfi derecede aklı olmayan insanlara, delilere, onlar da insan
olmasına rağmen kendisine ibadet etmelerini farz kılmamış.”
Büyükbaba şöyle devam etmiş:
-“Her şeye aklı yeten insanoğlu, eğer istese ve yönelse, her
tarafta, yarattığı her şeyde varlığından deliller olan yaradanını bulamaz mı?
Bulur elbet. Yeter ki o yöne yönelsin.”
Babaanne ise:
-“Zaten çaba gösterilmeden hiçbir şey elde edilemez. Okuma
yazmayı çalışmadan öğrenebiliyor muyuz? Hatta yürümeyi bile insan daha
minicikken büyük çaba göstererek öğrenir. Yaradana yönelen insan onun varlığını
mutlaka görür. Çünkü yüce Allah insanı o şekilde yaratmıştır. Yüce Allah
kullarından güçlerinin yetmediği şeyi istemez.”
Gamze o gün hayvanat bahçesinden dönerken, hem oradaki
hayvanları yakından görüp tanıdığı için, hem de büyükbabasından ve
babaannesinden çok değerli bilgiler edindiği için, kendini dünyanın en mutlu
çocuğu olarak hissetmiş ve onlara defalarca teşekkür etmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder