Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Şu evrende ne
varsa, hepsi başka biçimde. Kimi ağaç dal salmış, göklere kucak açmış. Kiminin
boyu ufak, nedense bodur kalmış. Öyle insan vardır ki, dili dikendir batar.
Öylesi de vardır ki, dilinden ballar akar. Bu masalı anlatan tatlı dilli
ihtiyar, dedi ki bana; her masalda mutlaka güzel bir öğüt yatar. Uzun söze ne
gerek, masala başlayalım, iyileri övelim, kötüleri taşlayalım.
Bir gün
hayvanlar kralı ormanda yiyecek bir şeyler bulmak için dolaşırken güzel, besili
bir koyuna rastlamış. Gözleri sevinçle parlamış.
-"Oh...
tam bana göre bir av. Bugün şansım yerinde galiba." diye düşünüp sessiz adımlarla
koyuna yaklaşmış. Koyun, karşısında aslanı görünce çok korkmuş ve:
-"Sayın
kralım ne olur beni yemeyin. Küçük bir yavrum var. Bana bir iyilik yapın canımı
bağışlayın." diye yalvarmış.
Aslan:
-"Boşuna
yalvarıp durma. Ben iyilik yapmayı, kimseye yardım etmeyi hiç sevmem. Sen
yıllardır insanlara iyilik edersin, yününü, sütünü verirsin. Etinden,
kemiğinden, derinden hatta iç organlarından yararlanmaya bakarlar. Onlar senin
bu iyiliğine karşı ne yaparlar. Seni keser afiyetle yerler. Oysa ben insanları
gördüğüm yerde parçalarım. Öldürürüm. Ama onlar gene de bana saygı duyarlar.
Sevdiklerine, güçlü bulduklarına 'aslanım' derler. Çocuklarının isimlerini
aslan koyarlar. Sen hiç insanların birbirlerine 'koyunum' dediklerini işittin
mi? Yada bir insana koyun adı verildiğini duydun mu?" diye sormuş.
Koyun, aslanın
sözlerini bir süre dikkatle dinledikten sonra:
-"Sayın
kralımız, sözlerinizde gerçek payı var. Ama tümü doğru değil. Ben iyilik
etmekten hiç bir zarar görmedim." demiş.
Aslan:
-"Nasıl
zarar görmediğini söyleyebilirsin? bütün bu başına gelenler yaptığın
iyiliklerden ötürü değil mi?" diye haykırmış.
Koyun:
-"Yanılıyorsunuz
efendim. Ben insanlara yardım etmemden ötürü hiç bir zarar görmedim."
demiş.
Aslan:
-"Öyle ise sana kendini savunman için izin veriyorum.
Eğer yaptığın iyiliklerin yararını gördüğünü bana kanıtlayabilirsen ben de sana
iyilik yapar, seni yemekten vazgeçerim, yoksa elimden kurtulamazsın."
demiş.
Koyun da razı
olmuş ve demiş ki:
-"Sayın
kralım, insanların çok güzel bir ata sözü vardır. 'İyilik eden iyilik bulur'.
Biz, insanlara yünümüzü, sütümüzü verip onlara iyilik ederiz ve yardımcı
oluruz. Onlar ise bizi düşmanlarımızdan korurlar. Kışın üşümememiz için barınaklar
yaparlar. Yiyeceğimizi, içeceğimizi ayağımıza kadar getirip bize en iyi şekilde
bakarlar. Bu şekilde birbirimize karşılıklı yardımda bulunarak yaşamımızı
sürdürürüz."
Aslan:
-"Sonra da
sizi kesip afiyetle yerler değil mi? Bizi insanlar korumuyorlar, barınaklar
yapmıyorlar da biz yaşamıyor muyuz sanki?" diye alaylı alaylı gülmüş.
Koyun:
-"Ama
efendimiz siz kuvvetlisiniz. Kuvvetiniz sayesinde düşmanlarınızdan kolayca
kurtulabilirsiniz. Hem şunu da unutmayınız ki, sizler bir defanda üç dört yavru
yapabildiniz, bizler ise bir yavru yaptığımız halde dünyada koyun sayısı aslan
sayısından çok daha fazladır. Varlığımızı, sizlerden çok oluşumuzu bu
karşılıklı yardımlaşmamıza borçluyuz. İnsanlar olmasaydı belki de şimdi soyumuz
çoktan tükenmiş olurdu."
Aslan koyuna
için için hak vermiş, ama:
-"Peki
size bu denli iyi davranan insanlar niçin çocuklarına, sevdiklerine sizin
isminizi değil de bizim ismimizi koyuyorlar?" diye sormadan edememiş.
Koyun:
-"İnsanlar,"
demiş, "güçlükleri severler. Size olan hayranlıkları bu yüzdendir.
Yırtıcılığınızı hiç mi hiç sevmezler. Bu yüzden de sizi gördükleri yerde
öldürürler. Bize ise kol kanat gerip düşmanlarımızdan korurlar.
Aslan akıllı
koyuna hak vermiş.
-"Evet çok
haklısın. Biz güçlüyüz ama etrafımıza kötü davrandığımız için huzursuz
hayvanlarız. Siz koyunlar ise güçsüzlüğünüze rağmen iyilik etmenin rahatlığı
içinde mutlu yaşıyorsunuz. İyilik ve yardımlaşma kötüye kullanılan güçten çok
daha güzel bir şey." demiş, sonra da sözünde durup koyunu yememiş, oradan
uzaklaşmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder