24 Şubat 2014 Pazartesi

Kaya'nın Suçu

Çocuklar; sizler hiç Oya, Rüya, Kaya'nın başından geçenleri duydunuz mu? Duymadı iseniz sandalyenizi şöyle rahatça oturup, kulaklarınızı iyice açın ve beni dinleyin. Bakın ben bu öyküyü öyle her önüme gelene anlatmam haa. Ama sizin gibi cici, uslu çocuklara da anlatmadan duramam.
       Oya, Rüya, Kaya birbirlerini çok seven iyi kalpli üç kardeşlermiş. Hiç yalan söylemedikleri, herkesin yardımına koştukları için de onları görenler hem severler, hem de saygı duyarlarmış. Ama bir gün oyun oynarlarken nasıl olmuşsa olmuş Kaya'nın attığı top evin en kıymetli vazosunu tuzla buz etmiş. Eh, olur ya canım, kaza geliyorum demez. Bu yüzden Kaya'yı kim ayıplayabilir ki? Ama ne var ki çocuklar Kaya'nın suçu yalnız vazoyu kırmakla kalmamış. Eee, peki başka ne yapmış diyeceksiniz? Bakınız anlatayım.
       Kaya, vazoyu kırınca öyle üzülmüş, öyle üzülmüş ki sormayın. Kendi kendine "ahh, şimdi ben anneme vazoyu kırdığımı nasıl söylerim" diye düşünmüş, düşünmüş. Sonunda kendince bir çare bulmuş. "En iyisi yalan söylerim, ben kırmadım derim" demiş. Dediği gibi de yapmış. Annesi gelip de:
       -"Bu vazoyu kim kırdı?" diye sorunca;
       Üç kardeş de:
       -"Bizim hiç haberimiz yok." demişler.
       Anneleri:
       -"Ama nasıl olur? Burada sizden başka kimse yok. İçinizden biri yalan söylüyor yalnız hanginiz olduğunu anlayamadım." demiş. Çocuklarından birinin yalancı oluşuna çok üzülmüş.
       Kaya'nın ise yalan söylemek pek hoşuna gitmiş. "Oh; ne iyi, ne iyi bundan sonra istediğimi yapar sonra da ben yapmadım der kurtulurum." diye düşünmüş ve o günden sonra yalan söylemeye başlamış.
       Yalancılığın çok kötü bir şey olduğunu sizler de biliyorsunuz değil mi çocuklar? Eh, sizler yalan söylemenin kötülüğünü bilirsiniz de, Oya, Rüya ve Kaya'nın annesi bilmez mi hiç? Zavallı kadın günlerce düşünmüş, taşınmış hangi çocuğunun yalancı olduğuna bir türlü karar verememiş. Sonunda yalancı çocuğunu yakalamak için bir çare bulmuş. Çocuklarına; üç kibrit çöpü vererek:
       -"Bakın çocuklar, bu kibrit çöplerinden hepinize aynı boyda birer tane veriyorum. İçlerinden bir tanesi uzayacak. Böylece o kibrit çöpünün sahibinin yalancı olduğu meydana çıkacak." demiş.
       Çocuklar, ellerinde kibrit çöpleri ile dışarı çıkmışlar. Bir süre sonra Kaya korkmaya başlamış. "Eyvah şimdi benim kibrit çöpüm uzarsa yalancı olduğum meydana çıkacak. Ne yapsam? Ne etsem?" diye düşünmüş durmuş. Sonunda kibrit çöpünün ucundan bir parça koparıp atmış. "Eh böylece kibrit çöpü uzadığında belli olmaz." demiş.
       Akşam çocuklar eve dönünde anneleri kibrit çöplerini istemiş, ölçmüş. Kaya'nın kibrit çöpünün kısa olduğunu görünce:
       -"Hmm.." demiş. "Kibrit çöpünün uzayacağından korktuğun için onu kısalttın. Demek ki yalan söyleyen senmişsin."

       O günden sonra hiç kimse Kaya'nın sözüne inanmamış. Doğru söylediği zaman bile Oya ile Rüya'yı çağırıp onlara sorduktan sonra inanmışlar. Kaya, herkesin bu davranışından çok üzülmüş, yaptıklarına pişman olmuş, bir daha da hiç yalan söylememeye karar vermiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder