Çocuklar; sizler hiç Oya, Rüya, Kaya'nın başından geçenleri
duydunuz mu? Duymadı iseniz sandalyenizi şöyle rahatça oturup, kulaklarınızı
iyice açın ve beni dinleyin. Bakın ben bu öyküyü öyle her önüme gelene anlatmam
haa. Ama sizin gibi cici, uslu çocuklara da anlatmadan duramam.
Oya, Rüya, Kaya
birbirlerini çok seven iyi kalpli üç kardeşlermiş. Hiç yalan söylemedikleri,
herkesin yardımına koştukları için de onları görenler hem severler, hem de
saygı duyarlarmış. Ama bir gün oyun oynarlarken nasıl olmuşsa olmuş Kaya'nın
attığı top evin en kıymetli vazosunu tuzla buz etmiş. Eh, olur ya canım, kaza
geliyorum demez. Bu yüzden Kaya'yı kim ayıplayabilir ki? Ama ne var ki çocuklar
Kaya'nın suçu yalnız vazoyu kırmakla kalmamış. Eee, peki başka ne yapmış
diyeceksiniz? Bakınız anlatayım.
Kaya, vazoyu
kırınca öyle üzülmüş, öyle üzülmüş ki sormayın. Kendi kendine "ahh, şimdi
ben anneme vazoyu kırdığımı nasıl söylerim" diye düşünmüş, düşünmüş.
Sonunda kendince bir çare bulmuş. "En iyisi yalan söylerim, ben kırmadım
derim" demiş. Dediği gibi de yapmış. Annesi gelip de:
-"Bu
vazoyu kim kırdı?" diye sorunca;
Üç kardeş de:
-"Bizim
hiç haberimiz yok." demişler.
Anneleri:
-"Ama
nasıl olur? Burada sizden başka kimse yok. İçinizden biri yalan söylüyor yalnız
hanginiz olduğunu anlayamadım." demiş. Çocuklarından birinin yalancı
oluşuna çok üzülmüş.
Kaya'nın ise
yalan söylemek pek hoşuna gitmiş. "Oh; ne iyi, ne iyi bundan sonra
istediğimi yapar sonra da ben yapmadım der kurtulurum." diye düşünmüş ve o
günden sonra yalan söylemeye başlamış.
Yalancılığın
çok kötü bir şey olduğunu sizler de biliyorsunuz değil mi çocuklar? Eh, sizler
yalan söylemenin kötülüğünü bilirsiniz de, Oya, Rüya ve Kaya'nın annesi bilmez
mi hiç? Zavallı kadın günlerce düşünmüş, taşınmış hangi çocuğunun yalancı
olduğuna bir türlü karar verememiş. Sonunda yalancı çocuğunu yakalamak için bir
çare bulmuş. Çocuklarına; üç kibrit çöpü vererek:
-"Bakın
çocuklar, bu kibrit çöplerinden hepinize aynı boyda birer tane veriyorum.
İçlerinden bir tanesi uzayacak. Böylece o kibrit çöpünün sahibinin yalancı
olduğu meydana çıkacak." demiş.
Çocuklar,
ellerinde kibrit çöpleri ile dışarı çıkmışlar. Bir süre sonra Kaya korkmaya
başlamış. "Eyvah şimdi benim kibrit çöpüm uzarsa yalancı olduğum meydana
çıkacak. Ne yapsam? Ne etsem?" diye düşünmüş durmuş. Sonunda kibrit
çöpünün ucundan bir parça koparıp atmış. "Eh böylece kibrit çöpü
uzadığında belli olmaz." demiş.
Akşam çocuklar
eve dönünde anneleri kibrit çöplerini istemiş, ölçmüş. Kaya'nın kibrit çöpünün
kısa olduğunu görünce:
-"Hmm.."
demiş. "Kibrit çöpünün uzayacağından korktuğun için onu kısalttın. Demek
ki yalan söyleyen senmişsin."
O günden sonra
hiç kimse Kaya'nın sözüne inanmamış. Doğru söylediği zaman bile Oya ile Rüya'yı
çağırıp onlara sorduktan sonra inanmışlar. Kaya, herkesin bu davranışından çok
üzülmüş, yaptıklarına pişman olmuş, bir daha da hiç yalan söylememeye karar
vermiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder