11 Haziran 2015 Perşembe

Ballı Nine'nin Öğüdü

Bir zamanlar Emine isminde bir kız varmış. Emine’nin annesi ile babası o çok küçükken öldüğü için dar-ü dünyada tek varlığı olan ninesi onu yanına almış.
                Emine’nin ninesi pek varlıklı birisi değilmiş. Küçük, kulübemsi evinde geçmişini güçlüklerle temin edermiş. Çok da yaşlıymış ama Emine’ye çok iyi davranır, onunla bir arkadaş gibi rahatça konuşur anlaşırlarmış. Ayrıca çok da sevimli olduğu için köylüler ona Ballı Nine ismini takmışlar.
                Emine’nin köyünde yalnız ilkokul varmış. O köyde bir de Zinnur isminde çok güzel nakış işleyen bir hanım varmış. Köydeki genç kızların hemen hemen hepsi Zinnur Hanıma nakış öğrenmeye giderlermiş. Zinnur Hanım’ın pek çok talebesi varmış. Köyün genç kızları Zinnur Hanım’dan hem nakış öğrenir, hem de yaptıkları nakışları yakın köy ve kasabalarda hatta kentteki müşterilere satar, kazandıkları paraların bir kısmını Zinnur Hanım’a verir, kalanla da çeyizlerini düzerlermiş. Zinnur Hanım’ın sattığı nakışlar o denli güzel olurmuş ki; biri herhangi bir yerde güzel nakış görse: “A, bu mutlaka Zinnur Hanım’ın islerindendir” dermiş.
                Emine ilkokulu bitirince Ballı Nine onu nakış öğrenmesi için Zinnur Hanım’ın yanına vermiş. Zinnur Hanım’ın, Emine yaşlarında Gülten isminde bir kızı varmış. Gülten’le Emine nakış öğrenmeye aynı günde başlamışlar. Zinnur Hanım daha ilk günden kızının yaptığı işleri abartılı bir biçimde överken Emine’ninkilere dudak büküp beğenmemeye başlamış. Zavallı Eminecik her gün bütün gayretiyle çalışıp çabaladığı halde bir türlü Zinnur Hanım’a işlerini beğendiremezmiş. Eminecik bu duruma çok üzgün otururken ninesi yanına gelmiş, saçlarını okşamış ve üzüntüsünün nedenini sormuş. O da ninesine durumu anlatmış:
-“Artık daha fazla dayanamayacağım. Nakış öğrenmekten vazgeçtim. Bir daha oraya gitmeyeceğim. Zinnur Hanım sırf kızını teşvik etsin diye durmadan onun yaptıklarını beğeniyor, benimkileri ise karalıyor. Oysa herkeste görüyor. Benim yaptığım nakışlar onunkinden çok daha güzel oluyor.” Demiş.
Ballı Nine de:
-“Yerinde olsam buna hiç üzülmezdim. O bilmeden sana iyilik, kızına da kötülük yapıyor. Her eleştiriden ders almak, yararlanmak lazım. Sen hocanın sözlerini ciddiye al, ona teşekkür et ve hatalarını düzeltmeye, kusursuz işler çıkarmaya çalış. Sonunda göreceksin ki bu, senin çok yararına olacaktır.” Demiş.
                Emine, Ninesinin öğüdünü dinlemiş. Zinnur Hanum da durmadan kendi kızını pohpohlamaya, Emine’yi ise karalamaya devam etmiş. Hocanın kızı nasıl olsa işlerimi annem beğeniyor diye nakışları üstünkörü yaparken, Emine daha iyi iş çıkarabilmek için var gücü ile çalışmış. Derken öyle bir gün gelmiş ki hocası Emine’nin yaptığı işlerde kusur bulamaz olmuş. Bir gün o kentin valisinin hanımı, kızının çeyizini hazırlamak için köye gelmiş. Bütün kızların yaptığı işleri tek tek incelemiş. Sıra Emine’ye gelince hayretten gözlerine inanamamış:
-“Ben ömrümde bu kadar güzel nakış yapan birine rastlamadım. Aman Zinnur Hanım bu kız seni de geçmiş.” Demiş. Ve kızının bütün çeyizlerini Emine’nin yapmasını istemiş. Emine o gün büyük bir sevinçle eve dönmüş. Olanları ninesine anlatmış. Ninesi:
-“Bak gördün mü yavrucuğum.” Demiş. “Her şeyin iyi yanını görmek lazım. O gün sen hocana kızıp, nakış öğrenmekten vazgeçseydin zararını sen çekecektin. Önemli olan birilerinin pohpohlayıp övmesi değil, önemli olan senin elinden geldiği kadarı ile en iyisini yapabilmendir. İyi ki hoca sana kusurlarını söyledi. Sen de onun sözünü dinleyip kusursuz işler yapmaya çalıştın. Şimdi de mükafatını gördün.” Demiş.
                Emine’nin o günden sonra adı her tarafta öylesine duyulmuş ki; kentin ileri gelen aileleri nakışlarını ona yaptırmak için sıraya girmişler. Sonunda Emine kendine bir iş yeri açmış. Talebeler edinmiş, kazandığı paralarla güzel bir ev almış. Ninesi ile bu eve taşınmışlar mutlu yaşantılarına orada devam etmişler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder