Tekin orta halli bir
ailenin dört çocuğunun en büyüğü imiş. Babası bir fabrikada işçi olarak
çalışıyormuş. Aldığı para ile ailesini güçlükle geçindirebiliyormuş. Buna
rağmen Tekin’e, ilkokul diplomasını aldığında bir armağan alacağına söz vermiş.
Tekin diplomayı aldığı gün, sınıfı geçmiş olmasından çok
babasının alacağı armağanı düşünerek seviniyormuş. İçinden:
“Babam mutlaka bana iki tekerlekli güzel bir bisiklet
alacakır.” diyormuş. Hatta bisikletinin de mavi renkli olmasını diliyormuş.
O gün akşamı zor etmiş. Babasını sokağın ta başında
karşılamış. Aman o da nesi !.. Tekin’in babası elinde bir ayakkabı boya sandığı
ile durmuyor muymuş? Bir anda Tekin’in dünyası başına yıkılıvermiş. Babacığına
bir teşekkür bile etmeden öfke ile koşarak oradan uzaklaşmış.
Bir süre ağlayarak sokak sokak dolaşıp durmuş. Sonra çok
sevdiği sınıf arkadaşı Mehmet’e rastlamış. Ona yana yakıla babasının aldığı
armağanı anlatmış. Mehmet, Tekin’e hak vereceğine, gözleri ışıl ışıl
parlayarak:
-“Oh aman bu ne güzel armağan. Sen o armağanı gerçekten
beğenmedin mi?” demiş ve “Banim babam da bana armağan alacaktı. Hemen gidip
babamı bulup söyleyeyim. O da bana bir boyacı sandığı alsın. Hem zamanımı daha
iyi değerlendirmiş olurum, hem de belli olmaz çok para kazanırsam, aileme
yardımdan artan para ile kendime bir bisiklet alırım.” deyip koşarak Tekin’in
yanından ayrılmış.
Mehmet’in babası da pek varlıklı biri değilmiş. Oğlunun bu
isteğini sevinçle karşılamış ve hemen ona bir boyacı sandığı almış.
Böylece iki arkadaş şehrin en işlek caddelerinden birinde
yan yana oturarak ayakkabı boyacılığı yapmaya başlamışlar. Ama her nedense,
Mehmet her gün Tekin’den iki üç misli fazla para kazanıyormuş. Bu durumu gören
Tekin, gün günden daha çok hırçınlaşıyor, suratı asılıyormuş.
Bir gün yine asık suratla otururken babası:
-“Oğlum,
canını sıkan bir şey mi var? Biliyorsun geçimimizi güçlükle sağlıyorum. Sen de
çalışırsan aileye katkın olur diye düşünmüştüm, ama işini sevmiyorsan çalışma,
zararı yok.” demiş.
Tekin:
-“Yok
babacığım üzüntüm bu yüzden değil. Ben ayakkabıları elimden geldiği kadar güzel
boyamaya çalışıyorum. Boyadığım
ayakkabıların Mehmet’inkilerden hiç de eksik yanı yok. Ama nedense müşteri hep
ona geliyor. Ancak onun işi fazla olunca bana boyattırıyorlar. Bu yüzden her
gün benden iki üç misli fazla para kazanıyor. Beni üzen bu. Neden herkes ona
ayakkabı boyatmak istiyor da bana boyatmak istemiyor?”
Tekin’in
babası hiçbir şey söylememiş. Ama ertesi gün işinden erken çıkıp Tekin ile
Mehmet’in çalıştığı yere gitmiş, gizlice onları izlemiş.
Akşam
eve döndüğünde, Tekin’i bahçede bir ağacın gölgesinde yatmış dinlenirken
bulmuş. Bir süre uzaktan oğlunu seyretmiş. O anda aklına birşey gelmiş. Oğlunun
yanına gidip:
-“Oğlum
neden sen şu kuru ağacın dibinde yatmıyorsun da, bu yemyeşil bol yapraklı
ağacın altında yatıp uzanmışsın?” diye sormuş.
Tekin
hayretle:
-“Kuru
ağacın altına kim yatar ki babacığım?” demiş.
Tekin’in
babası:
-“Her
ikisi de ağaç değil mi? Ağacı ağaç yapan, gövdesi ve dallarıdır. Ama insanları
yaprakları çeker. Bugün çalıştığınız yere gittim. Sizi gizlice izledim.
Gerçekten her ikiniz de ayakkabıları çok güzel boyuyorsunuz. Biribirinizden hiç
farkınız yok. Ama Mehmet, belli ki işini severek yapıyor. Bu yüzden müşteriye
hep güler yüz gösteriyor. Beğenmedikleri zaman üşenmeden yeniden boyuyor.
Paraları çıkışmadığı zaman hoşgörülü davranıp, sonra getrmelerini söylüyor. Sen
ise sırf para kazanma hırsı ile çalışıyorsun. İstediğin gibi kazanamıyınca da
suratını asıyorsun. Hele kusur bulan olunca, nasıl da sinirleniyorsun. Ücretini
de sık boğaz edip son kuruşuna kadar ödettiriyorsun. İşte nu yüzden müşteriler
arkadaşını tercih ediyorlar.” demiş.
Tekin:
-“Ama
babacığım, Mehmet çok kazanıyor, onun için de daha anlayışlı olabiliyor.” diye
cevap vermiş.
Tekin’in
babası:
-“Bundan
sonra sen de Mehmet gibi davran. Göreceksin sen de onun kadar kazanacaksın.
Çünkü kazanmaman için başka hiçbir neden yok.”
Tekin
babasının öğüdünü dinlemiş. Çok geçmeden, müşterilerinin arttığını hayretle
görmüş.
Böylece
iki arkadaş tatil süresince kazandıkları para ile hem ailelerine yardımda
bulunmuşlar, hem de harçlıklarından arttırdıkları para ile kendilerine birer
bisiklet almışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder