18 Ocak 2017 Çarşamba

Ağaç ve Yaprakları



Tekin orta halli bir ailenin dört çocuğunun en büyüğü imiş. Babası bir fabrikada işçi olarak çalışıyormuş. Aldığı para ile ailesini güçlükle geçindirebiliyormuş. Buna rağmen Tekin’e, ilkokul diplomasını aldığında bir armağan alacağına söz vermiş.
         Tekin diplomayı aldığı gün, sınıfı geçmiş olmasından çok babasının alacağı armağanı düşünerek seviniyormuş. İçinden:
         “Babam mutlaka bana iki tekerlekli güzel bir bisiklet alacakır.” diyormuş. Hatta bisikletinin de mavi renkli olmasını diliyormuş.
         O gün akşamı zor etmiş. Babasını sokağın ta başında karşılamış. Aman o da nesi !.. Tekin’in babası elinde bir ayakkabı boya sandığı ile durmuyor muymuş? Bir anda Tekin’in dünyası başına yıkılıvermiş. Babacığına bir teşekkür bile etmeden öfke ile koşarak oradan uzaklaşmış.
         Bir süre ağlayarak sokak sokak dolaşıp durmuş. Sonra çok sevdiği sınıf arkadaşı Mehmet’e rastlamış. Ona yana yakıla babasının aldığı armağanı anlatmış. Mehmet, Tekin’e hak vereceğine, gözleri ışıl ışıl parlayarak:
         -“Oh aman bu ne güzel armağan. Sen o armağanı gerçekten beğenmedin mi?” demiş ve “Banim babam da bana armağan alacaktı. Hemen gidip babamı bulup söyleyeyim. O da bana bir boyacı sandığı alsın. Hem zamanımı daha iyi değerlendirmiş olurum, hem de belli olmaz çok para kazanırsam, aileme yardımdan artan para ile kendime bir bisiklet alırım.” deyip koşarak Tekin’in yanından ayrılmış.
         Mehmet’in babası da pek varlıklı biri değilmiş. Oğlunun bu isteğini sevinçle karşılamış ve hemen ona bir boyacı sandığı almış.
         Böylece iki arkadaş şehrin en işlek caddelerinden birinde yan yana oturarak ayakkabı boyacılığı yapmaya başlamışlar. Ama her nedense, Mehmet her gün Tekin’den iki üç misli fazla para kazanıyormuş. Bu durumu gören Tekin, gün günden daha çok hırçınlaşıyor, suratı asılıyormuş.
         Bir gün yine asık suratla otururken babası:
-“Oğlum, canını sıkan bir şey mi var? Biliyorsun geçimimizi güçlükle sağlıyorum. Sen de çalışırsan aileye katkın olur diye düşünmüştüm, ama işini sevmiyorsan çalışma, zararı yok.” demiş.
         Tekin:
-“Yok babacığım üzüntüm bu yüzden değil. Ben ayakkabıları elimden geldiği kadar güzel boyamaya çalışıyorum.  Boyadığım ayakkabıların Mehmet’inkilerden hiç de eksik yanı yok. Ama nedense müşteri hep ona geliyor. Ancak onun işi fazla olunca bana boyattırıyorlar. Bu yüzden her gün benden iki üç misli fazla para kazanıyor. Beni üzen bu. Neden herkes ona ayakkabı boyatmak istiyor da bana boyatmak istemiyor?”
Tekin’in babası hiçbir şey söylememiş. Ama ertesi gün işinden erken çıkıp Tekin ile Mehmet’in çalıştığı yere gitmiş, gizlice onları izlemiş.
Akşam eve döndüğünde, Tekin’i bahçede bir ağacın gölgesinde yatmış dinlenirken bulmuş. Bir süre uzaktan oğlunu seyretmiş. O anda aklına birşey gelmiş. Oğlunun yanına gidip:
-“Oğlum neden sen şu kuru ağacın dibinde yatmıyorsun da, bu yemyeşil bol yapraklı ağacın altında yatıp uzanmışsın?” diye sormuş.
Tekin hayretle:
-“Kuru ağacın altına kim yatar ki babacığım?” demiş.
Tekin’in babası:
-“Her ikisi de ağaç değil mi? Ağacı ağaç yapan, gövdesi ve dallarıdır. Ama insanları yaprakları çeker. Bugün çalıştığınız yere gittim. Sizi gizlice izledim. Gerçekten her ikiniz de ayakkabıları çok güzel boyuyorsunuz. Biribirinizden hiç farkınız yok. Ama Mehmet, belli ki işini severek yapıyor. Bu yüzden müşteriye hep güler yüz gösteriyor. Beğenmedikleri zaman üşenmeden yeniden boyuyor. Paraları çıkışmadığı zaman hoşgörülü davranıp, sonra getrmelerini söylüyor. Sen ise sırf para kazanma hırsı ile çalışıyorsun. İstediğin gibi kazanamıyınca da suratını asıyorsun. Hele kusur bulan olunca, nasıl da sinirleniyorsun. Ücretini de sık boğaz edip son kuruşuna kadar ödettiriyorsun. İşte nu yüzden müşteriler arkadaşını tercih ediyorlar.” demiş.
Tekin:
-“Ama babacığım, Mehmet çok kazanıyor, onun için de daha anlayışlı olabiliyor.” diye cevap vermiş.
Tekin’in babası:
-“Bundan sonra sen de Mehmet gibi davran. Göreceksin sen de onun kadar kazanacaksın. Çünkü kazanmaman için başka hiçbir neden yok.”
Tekin babasının öğüdünü dinlemiş. Çok geçmeden, müşterilerinin arttığını hayretle görmüş.
Böylece iki arkadaş tatil süresince kazandıkları para ile hem ailelerine yardımda bulunmuşlar, hem de harçlıklarından arttırdıkları para ile kendilerine birer bisiklet almışlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder