Vaktiyle küçük bir kulübede, sevimli mi sevimli bir ninecik
yaşarmış. Nine, yürürken adımlarını küçük küçük attığı için ona yöredekiler Tin
Tin nine derlermiş. Tin tin ninenin simsiyah tüylü, sarı gözlü bir de kedisi
varmış. Nine kedisini çok sever, yanından hiç ayırmazmış. Geceleri de onunla
konuşur, dertleşirmiş.
Günlerden bir gün Tin Tin ninenin kedisi kayboluvermiş.
Zavallı ninecik kedisinin kayboluşuna çok üzülmüş. Bahçeye çıkmış, “pisi pisi,
pisi pisi” diye seslenmiş. Yok... Gün boyu sokaklarda sesinin bütün gücü ile,
“pisi pisi, pisi pisi” diyerek dolaşmış. Ama yok, yok, yok... Kedisini bir
türlü bulamamış. Akşam olmuş. Tin Tin nine kedisini aramaktan yorgun argın
evine dönerken, yolda ak keçiye rastlamış. Ak keçi:
-“Ne o Tin Tin nine, çok üzgün görünüyorsun, bir şey mi
oldu?” diye sormuş.
Nine:
-“Ah, ah... Hiç sorma ak keçi, kedim kayboldu kedim. Ben
onsuz nasıl yaşarım?” diye yakınmış.
Ak keçi şöyle bir dikelmiş, sakalını oynatmış, kuyruğunu
sallamış, burnunu (fın, fın) diye çekmiş, sonra da:
-“Üzülmeyin nineciğim.” demiş. Ben senin kedini bulabilirim.
Tam bir haftadan beri sahibim Arda’nın dedektif kitaplarını yiyorum. Benden iyi
dedektif mi olur?”
Tin Tin nineyi ak keçinin sözleri eni konu ümitlendirmiş.
Ona teşekkür edip sevine sevine evinin yolunu tutmuş.
Ak keçi hemen gidip kendisine bir büyüteçle bir de dedektif
elbisesi bulmuş. Sonra balıkçıdan bir balık alıp eve getirmiş. Balığı masanın
üstüne koymuş. Kendisi de bir köşeye gizlenmiş. Kendi kendine (Şimdi bütün
kediler balığın kokusunu alıp buraya gelirler, ben de Tin Tin ninenin kedisini
yakalarım.) diye düşünmüş.
Gerçekten de az zamanda evin içine bir sürü kedi dolmuş. Ak
keçi hemen kapıyı kapamış. Kedileri tek tek yakalayıp büyüteci ile incelemiş.
Bakmış içinde bir tanesi bile siyah tüylü değil. Fena halde canı sıkılmış,
kedilerin hepsini kovmuş.
O sırada beyaz bir kedi de balığın kokusunu almış, kapı
kapalı olduğu için dama çıkmış. Bacadan içeri bakarken birden dengesini
kaybedip paldır küldür aşağı düşmüş. Bacanın isinden her tarafı kapkara olmuş.
Ak keçi kediyi görünce gözleri sevinçle parlamış.
-“Tamam.” demiş. “Sonunda Tin Tin ninenin kara kedisini
yakaladım.” Hemen kara kedinin boynuna bir ip bağlayıp Tin Tin ninenin
kulübesine doğru yola koyulmuşlar. Dışarda yağmur yağıyormuş. Az sonra yağmur
kedinin tüylerini isten temizlemiş.
Ak keçi çamurlara (cump, cump) bata çıka yürürken bir ara
kediye bakmış. Onun beyazlaştığını görünce şaşırıp kalmış:
-“Hay Allah. Ne oldu bu kediye? Casuslar... Nasıl da farkına
varmadım? Kara kediyi alıp yerine beyaz kediyi
bağlamışlar. Ama durun, ak keçiyi aldatmanın ne demek olduğunu ben
onlara göstereceğim. İntikam, mutlaka intikamımı alacağım.” diye haykırmış. Evet, evet ak keçi aynen bunları
söylemiş. Sonra da casusları ancak ormanda bulabileceğini düşünerek elindeki
büyüteci ile yerleri inceleye inceleye ormana gitmiş. Ormanda bir kedi sesi
işitmiş. Sesin geldiği tarafa gidip bakmış. Bir çukurda simsiyah bir kedi
miyavlayıp durmuyor mu? Hemen kediyi oradan çıkarmış. Kedi:
-“Ben Tin Tin ninenin kedisiyim. Bu çukura düştüm, bir türlü
çıkamıyordum. Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim.” demiş.
Ak
keçi; (Bu da casusların bir tuzağı olmalı. Kedinin tüylerinin boya olduğu
besbelli. Akıllarınca beni aldatıp kara kediyi bulmama engel olacaklar. Hah,
hah, ha... En iyisi inanmış görüneyim.) diye düşünmüş ve kediye:
-“Ha.
Evet tabii, tabii. Sen Tin Tin ninenin kedisidir. Nine seni bekliyor. Hadi koş
git.” demiş. Kedi oradan uzaklaşınca da, (Nasıl da aldattım, aptal casusu) diye
kıs kıs gülmüş.
Böylece
akşama kadar kara kediyi ormanda aramış durmuş. Derken yolunu kaybettiğini
anlamış, çok korkmuş. Büyüteçle yerde ayak izlerini incelerken, kendi ayak
izlerini görmüş. (Buralarda bir keçi yaşıyor olmalı, o keçiyi bulursam bana
yolu bulmamda yardımcı olabilir.) demiş ve kendi ayak izlerini takip ede ede
köye dönmüş.
Ak
keçi, köye dönünce Tin Tin ninenin kediyi bulup bulmadığını merak ettiği için
hemen onun kulübesine gitmiş. Nine, keçiyi sevinçle karşılamış, boynuna
sarılmış:
-“Sağ
ol ak keçi. Kedimi sen bulmuşsun. Teşekkür ederim.” demiş.
Ak
keçi ormanda gördüğü kediyi orada görünce gururla başını havaya kaldırıp:
-“Ha...”
demiş. “O mu? Evet o kediyi ben buldum. Benim gibi bir dedektif için bu çok zor
bir iş değildi.” Sonra da çalımlı çalımlı yürüyerek oradan uzaklaşmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder