18 Ocak 2017 Çarşamba

Ak Keçi



         Vaktiyle küçük bir kulübede, sevimli mi sevimli bir ninecik yaşarmış. Nine, yürürken adımlarını küçük küçük attığı için ona yöredekiler Tin Tin nine derlermiş. Tin tin ninenin simsiyah tüylü, sarı gözlü bir de kedisi varmış. Nine kedisini çok sever, yanından hiç ayırmazmış. Geceleri de onunla konuşur, dertleşirmiş.
         Günlerden bir gün Tin Tin ninenin kedisi kayboluvermiş. Zavallı ninecik kedisinin kayboluşuna çok üzülmüş. Bahçeye çıkmış, “pisi pisi, pisi pisi” diye seslenmiş. Yok... Gün boyu sokaklarda sesinin bütün gücü ile, “pisi pisi, pisi pisi” diyerek dolaşmış. Ama yok, yok, yok... Kedisini bir türlü bulamamış. Akşam olmuş. Tin Tin nine kedisini aramaktan yorgun argın evine dönerken, yolda ak keçiye rastlamış. Ak keçi:
         -“Ne o Tin Tin nine, çok üzgün görünüyorsun, bir şey mi oldu?” diye sormuş.
         Nine:
         -“Ah, ah... Hiç sorma ak keçi, kedim kayboldu kedim. Ben onsuz nasıl yaşarım?” diye yakınmış.
         Ak keçi şöyle bir dikelmiş, sakalını oynatmış, kuyruğunu sallamış, burnunu (fın, fın) diye çekmiş, sonra da:
         -“Üzülmeyin nineciğim.” demiş. Ben senin kedini bulabilirim. Tam bir haftadan beri sahibim Arda’nın dedektif kitaplarını yiyorum. Benden iyi dedektif mi olur?”
         Tin Tin nineyi ak keçinin sözleri eni konu ümitlendirmiş. Ona teşekkür edip sevine sevine evinin yolunu tutmuş.
         Ak keçi hemen gidip kendisine bir büyüteçle bir de dedektif elbisesi bulmuş. Sonra balıkçıdan bir balık alıp eve getirmiş. Balığı masanın üstüne koymuş. Kendisi de bir köşeye gizlenmiş. Kendi kendine (Şimdi bütün kediler balığın kokusunu alıp buraya gelirler, ben de Tin Tin ninenin kedisini yakalarım.) diye düşünmüş.
         Gerçekten de az zamanda evin içine bir sürü kedi dolmuş. Ak keçi hemen kapıyı kapamış. Kedileri tek tek yakalayıp büyüteci ile incelemiş. Bakmış içinde bir tanesi bile siyah tüylü değil. Fena halde canı sıkılmış, kedilerin hepsini kovmuş.
         O sırada beyaz bir kedi de balığın kokusunu almış, kapı kapalı olduğu için dama çıkmış. Bacadan içeri bakarken birden dengesini kaybedip paldır küldür aşağı düşmüş. Bacanın isinden her tarafı kapkara olmuş. Ak keçi kediyi görünce gözleri sevinçle parlamış.
         -“Tamam.” demiş. “Sonunda Tin Tin ninenin kara kedisini yakaladım.” Hemen kara kedinin boynuna bir ip bağlayıp Tin Tin ninenin kulübesine doğru yola koyulmuşlar. Dışarda yağmur yağıyormuş. Az sonra yağmur kedinin tüylerini isten temizlemiş.
         Ak keçi çamurlara (cump, cump) bata çıka yürürken bir ara kediye bakmış. Onun beyazlaştığını görünce şaşırıp kalmış:
         -“Hay Allah. Ne oldu bu kediye? Casuslar... Nasıl da farkına varmadım? Kara kediyi alıp yerine beyaz kediyi  bağlamışlar. Ama durun, ak keçiyi aldatmanın ne demek olduğunu ben onlara göstereceğim. İntikam, mutlaka intikamımı alacağım.” diye haykırmış.          Evet, evet ak keçi aynen bunları söylemiş. Sonra da casusları ancak ormanda bulabileceğini düşünerek elindeki büyüteci ile yerleri inceleye inceleye ormana gitmiş. Ormanda bir kedi sesi işitmiş. Sesin geldiği tarafa gidip bakmış. Bir çukurda simsiyah bir kedi miyavlayıp durmuyor mu? Hemen kediyi oradan çıkarmış. Kedi:
         -“Ben Tin Tin ninenin kedisiyim. Bu çukura düştüm, bir türlü çıkamıyordum. Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim.” demiş.
Ak keçi; (Bu da casusların bir tuzağı olmalı. Kedinin tüylerinin boya olduğu besbelli. Akıllarınca beni aldatıp kara kediyi bulmama engel olacaklar. Hah, hah, ha... En iyisi inanmış görüneyim.) diye düşünmüş ve kediye:
-“Ha. Evet tabii, tabii. Sen Tin Tin ninenin kedisidir. Nine seni bekliyor. Hadi koş git.” demiş. Kedi oradan uzaklaşınca da, (Nasıl da aldattım, aptal casusu) diye kıs kıs gülmüş.
Böylece akşama kadar kara kediyi ormanda aramış durmuş. Derken yolunu kaybettiğini anlamış, çok korkmuş. Büyüteçle yerde ayak izlerini incelerken, kendi ayak izlerini görmüş. (Buralarda bir keçi yaşıyor olmalı, o keçiyi bulursam bana yolu bulmamda yardımcı olabilir.) demiş ve kendi ayak izlerini takip ede ede köye dönmüş.
Ak keçi, köye dönünce Tin Tin ninenin kediyi bulup bulmadığını merak ettiği için hemen onun kulübesine gitmiş. Nine, keçiyi sevinçle karşılamış, boynuna sarılmış:
-“Sağ ol ak keçi. Kedimi sen bulmuşsun. Teşekkür ederim.” demiş.
Ak keçi ormanda gördüğü kediyi orada görünce gururla başını havaya kaldırıp:
-“Ha...” demiş. “O mu? Evet o kediyi ben buldum. Benim gibi bir dedektif için bu çok zor bir iş değildi.” Sonra da çalımlı çalımlı yürüyerek oradan uzaklaşmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder