Bundan belki bin, belki de binbir yıl önce, Çamlıca’nın
eteklerinde kocaman bir evde aksi mi aksi, yaşlı bir adam yaşarmış.
Yaşlı adam hiçbir zaman yararlı bir iş yapmazmış. Gün boyu
aylak aylak dolaşır, somurtur, önüne gelene çatar dururmuş. Yanında birisi bir
söz söyleyecek olsa, mutlaka onun tersini söyler, beyaza kara, karaya beyaz
dermiş.
Aynı mahallede Erdem ile Didem isminde sevimli mi sevimli
iki küçük arkadaş varmış. Erdem çok iyi koşarmış. Dünyada onu hiç kimse
geçemezmiş. Belki inanmazsınız ama rüzgârla yarış etseler Erdem rüzgârı çok
gerilerde bırakırmış. Didem de çok akıllı imiş. İki ile ikiyi toplayabilir,
sonucu bir solukta söyleyebilirmiş.
Bu iki sevimli çocuğun güzel bir de kedileri varmış. Kedinin
tüyleri simsiyahmış. Güneşte pırıl pırıl parlarmış.
Bir gün Erdem’le Didem kedileri ile oynarlarken, kedi kaçıp
huysuz ihtiyarın evine girmiş. Çocuklar, ihtiyarın kediye kötülük yapacağını
düşünerek çok üzülmüşler. Derken Didem’in aklına bir çare gelmiş. Erdem’e,
ihtiyarın bahçe duvarının arkasına saklanmasını söylemiş. Kendisi de gidip evin
kapısını çalmış. Az sonra yaşlı adam kucağında kedi ile gelip kapıyı açmış.
Didem:
-“Dedeciğim, kucağınızdaki kedi benim. Evinize girdiği için
özüe dilerim. Lütfen onu bana verir misiniz?” demiş.
Yaşlı adam:
-“Hayır efendim, vermem. Şimdi onu öyle bir döveceğim ki,
kemiklerini kıracağım.” diye bağırmış.
Didem:
-“Onu dövün, kemiklerini kırın ama sakın şu bahçe duvarının
arkasına atmayın.” demiş.
Yaşlı adam:
-“Onu
parça parça edeceğim, öldüreceğim.” demiş.
Didem:
-“Onu
parça parça edin, öldürün, ne yaparsanız yapın. Yeter ki şu bahçe duvarının
arkasına atmayın ne olur.” diye yalvarmış.
Yaşlı
adam hem kötü kalpli olduğu, hem de her söylenenin aksini yaptığı için (Bu
çocuk kediyi oraya atmamam için her şeye razı oluyor. Her halde kediyi duvarın
arkasına atarsam, ona en büyük cezayı vermiş olurum.) diye düşünmüş ve kediyi
bahçe duvarının arkasına fırlatmış.
Daha
önce bahçe duvarının arkasına saklanmış olan Erdem, kediyi yakalayıp hızla oradan
uzaklaşmış. Oyuna geldiğini anlayan yaşlı adam, Erdem’in arkasına takılmış ama,
rüzgârdan hızlı koşan Erdem’e kim yetişebilir ki? Yaşlı adam yetişeyim derken
düşmüş, kolu kırılmış. Erdem’le Didem yaşlı adamın düştüğünü görünce yanına
gidip ona yardım etmiş, bir doktora götürmüşler.
Yaşlı
adam Erdem’le Didem’e:
-“Sizler
çok iyi çocuklarsınız. İsteseydiniz beni bırakıp kaçabilirdiniz. Oysa yardımıma koştunuz.
Benim yeniden insanları sevmeme neden oldunuz. Sağ olun.” demiş.
O
günden sonra yaşlı adam herkese iyi davranmış, bir daha kimseye kötülük
yapmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder