18 Ocak 2017 Çarşamba

Altın Bilezik



         Ben diyeyim bundan bin yıl, siz deyin iki bin yıl önce bir padişahın Zeynep isminde güzeller  güzeli bir kızı varmış
         Saray her gün bu güzel kızla evlenmek isteyen gençlerle dolup taşarmış Nerede gençler, asılzadeler, ülkenin ileri gelenlerinin evlenme yaşında çocuğu varsa, hemen hepsi Zeynep’le evlenebilmek için adeta biribirleri ile yarışırlarmış.
         Padişah, damat adaylarını tek tek huzuruna çağırıp onlara ne iş yaptıklarını, bir altın bilezikleri olup olmadığını sorarmış. İşte bu yüzden Zeynep’e talip olanlar bütçelerinin elverdiği oranda en değerli bilezikleri alıp padişahın huzuruna öyle çıkarlarmış.
Padişah, ne iş yaptığını, bir altın bileziği olup olmadığını sorunca da, önce kimin oğlu olduğunu abartılı bir biçimde anlatıp sonra da yanındaki altın bileziği gösterirmiş. Padişah damat adayını bir güzel dinledikten sonra, bileziğe doğru dürüst bakmadan:
         -“Benim istediğim bilezik böyle bir bilezik değildi.” der ve kızının talibini reddedermiş.
         Böylece aylar, belki de birkaç yıl geçmiş. Zeynep’in talipleri azalacağına çoğaldıkça çoğalmış. Damat adayları en güzel bileziği yaptırabilmek için ellerinden geleni yapmışlar. Ama bir türlü padişaha bileziklerini beğendirememişler.
         Günlerden bir gün bir talip daha çıkagelmiş. Bu, Türkmen valisinin yakışıklı oğlu Arda’dan başkası değilmiş. Arda’nın yanında bilezik falan yokmuş. Diğer damat adayları onu böyle görünce çok şaşırmışlar:
         -“Biz bu kadar değerli altın bileziklerle geldiğimiz halde, padişah kızını bize vermiyor da sana mı verecek?” diye onunla alay etmişler.
         Genç adam sesini çıkarmadan sırasını beklemiş. Sıra kendisine gelince, padişah onu da yanına çağırıp:
         -“Söyle bakalım ne iş yaparsın, bir altın bileziğin var mı?” diye sormuş.
         Arda:
         -“Padişahım, ben Türkmen valisinin oğlu Arda’yım. Altın bileziğim  de var. Ben babamın valiliğine güvenmedim. Bir hasırcının yanına girip hasır örmeyi öğrendim. Çok güzel hasır örerim.” demiş.
         Padişah:
         -“Hah... İşte benim istediğim altın bilezik bu idi. İnsan babasının mevkiine, malına güvenmemeli, mutlaka bir sanat öğrenmeli. İlerde ne olur ne olmaz. Yoksul düşecek olursan, en azından hasır örer aileni geçindirirsin.” demiş. Ve güzel kızının Arda ile evlenmesine izin vermiş.
         Kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Onlar ermiş muradına, biz de erelim muradımıza. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder