18 Ocak 2017 Çarşamba

Arkadaşlık



         Hani, şu gökyüzünde küme küme, ak pak bulutlar vardır ya çocuklar... İşte bu bulutların üstünde bir zamanlar mavi gözlü, tatlı sözlü, altın saçlı, küçük, güzel bir peri kızı yaşarmış. Küçük peri kızı herkesin yardımına koştuğu için onu tanıyanlar kalbinin de tıpkı saçları gibi altından olduğunu sanırlarmış.
         Günlerden bir gün, güzel peri kızı yeryüzüne konuk gitmeye karar vermiş. Altın saçlarını taramış, ipek kanatlarını parlatmış, yanına büyülü sopasını da alıp bir yağmur damlasına tutunarak yeryüzüne inmiş. Önce şırıl şırıl akan pınarları seyredip yemyeşil bahçelerden güzel kokulu çiçekler toplamış, kalbi mutlulukla dolup taşmış. Bir bahçenin kenarından geçerken küçük bir çocuğun hıçkıra hıçkıra ağladığını görmüş. Güzel peri kızı çocukları çok severmiş. Hemen küçük çocuğun yanına koşup ona neden ağladığını sormuş.
         Küçük çocuk:
         -“Tabii tabii ağlarım. Benim hiç arkadaşım yok. Kimse benimle oynamak istemiyor. Zaten beni kimse sevmiyor. Ben dünyanın en mutsuz çocuğuyum.” demiş ve yeniden ağlamaya koyulmuş.
         Güzel peri kızı o güne dek hiç mutsuz çocuk görmemişmiş. Küçük çocuğa çok acımış, ona:
         -“Vah zavallı mutsuz çocuk, vah. Sana çok acıdım. Ama sakın üzülme olmaz mı? Eğer istersen bugün ben sana arkadaşlık edebilirim.” demiş.
         Peri kızının teklifi küçük çocuğu çok sevindirmiş. Teşekkür etmiş, sonra elele tutuşarak yürümeye başlamışlar.
         Çok geçmeden küçük bir hamala rastlamışlar. Küçük hamal, bir yandan sırtındaki yükü güçlükle taşıyor, bir yandan da neşeli neşeli şarkı söylüyormuş. Mutsuz çocuk, hamalın bu kadar ağır yükün altında bile neşesini kaybetmemesine çok şaşırmış. Peri kızına:
         -“Hem bu kadar yükü taşıyor, hem de nasıl bu kadar mutlu görünebiliyor?” diye sormuş.
         Peri kızı:
         -“İstersen bunu nasıl başardığını kendisinden sorup öğrenelim.” demiş. Beraberce gidip hamaldan nasıl mutlu olabildiğini sormuşlar.
         Küçük hamal:
         -“Ben insanlara daima yardım ederim. Bence hiçbir şey yararlı olmak kadar insanı mutlu edemez Evde hasta babamla beş kardeşime bakan annem var. Ben çalışmazsam onlar ne yaparlar? Hem ben yalnız evim için çalışmam. Boş zamanlarımda da başkalarına yardıma koşarım. Bu da beni çok mutlu eder.” demiş.
         Hamalın sözleri güzel peri kızının çok hoşuna gitmiş. Ona büyülü sopası ile şöyle bir dokunup:
         -“Sen iyi bir çocuksun. İşin bitince doğru evine koş, babanın iyileştiğini göreceksin.” demiş.
         Küçük hamal peri kızının sözlerine çok sevinmiş. İşi bitince hemen evine koşmuş, bakmış babası iyileşmiş, evindeki eşya da hep yenilenmiş.
         Peri kızı ile mutsuz çocuk tekrar yollarına devam etmişler. Gide gide bir ormana varmışlar. Ormanda kör bir çocuğa rastlamışlar. Peri kızı mutsuz çocuğa:
         -“Bak şu çocuğun gözleri görmüyor. Senin gözlerin gördüğü halde mutsuzsun. Belki bu çocuk senden de mutsuzdur. Gidip onunla bir konuşalım.” demiş. Sonra da gidip kör çocuğa mutlu olup olmadığını sormuşlar.
         Kör çocuk hayretle:
         -“Bu güzel dünyada insan hiç mutsuz olabilir mi? Benim gözlerim görmez ama kulaklarım çok iyi işitir. Her gün buraya gelir, kuşların güzel seslerini dinler eğlenirim. Sonra sevdiğim insanların konuşmalarını dinlemek beni çok mutlu eder.” demiş.
         Peri kızı kör çocuğa:
         -“Aferin sana. Sen hayatın güzel yanlarını düşünüp mutlu olabiliyorsun.” diyerek büyülü sopası ile ona dokunmuş. O anda kör çocuğun gözleri görmeye başlamış.
         Peri kızı ile mutsuz çocuk oradan uzaklaşmışlar. Ormanda biraz daha dolaşmışlar, nerede ise akşam olacakmış. Peri kızı mutsuz çocuğa veda edip ayrılacağı sırada, yedi sekiz çocuğun az ötede neşe ile gülüp konuştuklarını görmüşler. Hemen yanlarına gitmişler. Bir de bakmışlar ki elleri ayakları sakat bir çocuk, arkadaşlarına birşeyler anlatıp güldürmüyor mu? Mutsuz çocuk büsbütün şaşırmış. Ona, yerinden kalkamadığı halde nasıl mutlu olabildiğini sormuş.
         Sakat çocuk:
         -“Aaa... Bakın benim pek çok sevdiğim arkadaşım vardır. İnsan bu kadar sevdiği arkadaşının arasında nasıl mutsuz olabilir ki?”
         Mutsuz çocuk:
         -“İyi ama sen bu kadar arkadaşı nasıl edinebildin? Benim tek  arkadaşım bile yok.” demiş.
         Sakat çocuk:
         -“Bu o kadar zor değil. Ben herkesi çok severim. Onların beni sevmesini beklemeden severim. Hayat ayna gibidir. Biz ona nasıl bakarsak, o da bize öyle görünür. Öyle ise önce biz arkadaşlarımızı sevmeliyiz ki onlardan da bizi sevmelerini bekleyebilelim.” demiş.
         Sakat çocuğun sözleri peri kızının çok hoşuna gitmiş. Büyülü sopasını ona da dokundurmuş ve sakat çocuk hemen oracıkta iyileşivermiş, sapasağlam olmuş.
Artık güneş batmak üzere imiş. Peri kızı mutsuz çocuğa:
         -“Gitmeden sana da bir armağan vermek istiyorum. Sevgili arkadaşım, büyülü sopamdan ne istersin?” demiş.
         Mutsuz çocuk:
         -“Sanırım en büyük armağanı bana verdiniz. Bana bir günlük arkadaşlığınızla mutlu olmanın yollarını öğrettiniz. Ben de bundan sonra küçük hamal gibi herkese yardım ederek mutlu olacağım. Sonra kör çocuğun yaptığı gibi hayatın yalnız güzel taraflarını düşünerek hayattan zevk alacağım. Hele sakat çocuğun sözlerini hiç unutmayacağım. Sevmesini öğrenip dünyanın en mutlu çocuğu olacağım.” demiş ve peri kızına teşekkür etmiş.
         Güzel peri kızı küçücük kanatları ile gökyüzüne doğru yükselirken, küçük çocuk da neşeli neşeli ona el sallamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder