Bir varmış, bir yokmuş. Masalların çok, kaygıların yok
olduğu bir devirde, ya bir köyde ya da köyün az ötesinde bir çiftlikte, yaramaz
mı yaramaz, Memiş isminde bir çocuk yaşarmış. Memiş, hayvanları hiç sevmez
onlara hep eziyet edermiş. Rastladığı hayvanların ya kuyruğunu keser, ya
kulağını koparırmış. Hele tavuklarla kazların tüylerini yolar yolar bırakırmış.
Günlerden bir gün Memiş
ormanda gezintiye çıkmış. Farkına varmadan ormanın derinliklerine doğru gitmiş.
Derken çok yorulmuş, dinlenmek için bir ağaca sırtını vermiş, oracıkta
uyuyakalmış. Uyandığında bir de ne görsün? Gece olmuş, her taraf karanlığa
gömülmemiş mi? Memiş’i bir korkudur almış.
“Bu karanlıkta evin yolunu nasıl bulabilirim? Üstelik bir de
üşüyorum ki dı, dı, dııı..” diye başlamış titremeye.
İşte tam o sırada incecik bir ses:
-“Üzülme sen küçük Memiş, ben sana yünümden veririm. Onu
sırtına, göğsüne korsun, soğuktan korunursun.” demiş.
Memiş, sesin geldiği tarafa bakmış, şaşırıp da kalmış. Çünkü
bu, kulağını kestiği kınalı kuzudan başkası değilmiş. Memiş utana sıkıla kuzuya
teşekkür edip, yününden alıp, sırtına göğsüne koymuş ve ısınmış. Sırtı ısınınca
küçük Memiş’in aklına karnının açlığı gelmiş.
-“Ah, ah... Bir lokmacık yiyecek bulabilsem, şu karnımı
doyurabilsem.” diye yakınıp dururken birden çalılar aralanmış. Kuyruğu kopuk
inek sütünü, tüyleri yoluk tavuk yumurtasını, kanadının teki yok arı da balını
getirmiş. Memiş’e güzel bir sofra kurmuşlar, karnını doyurmuşlar. Memiş,
yaptığı kötülüklerden ötürü utana sıkıla hepsine teşekkür etmiş.
Eh, kuzu, inek, tavuk, arı Memiş’e yardıma koşar da Karabaş
durur mu? Az sonra o da, Memiş’in attığı taşla ayağı yaralandığı için topallaya
topallaya çıkagelmiş ve:
-“Hey Memiş, Memiş ben de sana yardımcı olabilirim.” demiş.
“İyi koku alan burnumla evin yolunu bulabilirim.”
Kırat da Memiş’i sırtına bindirmiş, beraberce evin yolunu
tutmuşlar.
Derken Memiş’lerin eve tam yaklaştıkları sırada Memiş’in
annesi:
-“Haydi Memiş, uyan artık, nerede ise akşam olacak, ormanda
uyumuş kalmışsın.” diye Memiş’i sarsarak uykusundan uyandırmış.
Meğer Memiş’in gördüklerinin hepsi rüya değil mi imiş?
İşte o günden sonra Memiş, hayvanların insanlara ne denli
yararlı olduklarını anlamış. Onları çok sevmiş ve bir daha hiç kötülük etmemiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder