18 Ocak 2017 Çarşamba

Gül ile Bülbül



         Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar bülbüller ağaçların en yüksek dallarına konar, oradan masmavi gökyüzünü seyrederek en güzel şarkılarını okurlarmış da, yeryüzünü süsleyen renk renk çiçekler için şarkı söylemek akıllarının ucundan bile geçmezmiş. Çiçekler bu yüzden çok üzülür, aralarında:
         -“Ah, ah... Şu güzel sesli bülbüller bir gün de bizim için şarkı söyleselerdi ne olurdu sanki?” diye yakınır dururlarmış.
         Günlerden bir gün bir bülbül çiçeklerin yanından geçerken çiçekler:
         -“Hey bülbül kardeş, bir gün de bizim için şarkı söyler misin? Biz senin sesini pek çok beğeniyoruz.” demişler. Bülbül:
         -“Olur, yarın güneş doğarken buraya gelirim. İçinizde en çok hanginizi beğenirsem, bundan sonra her gün gelip en güzel şarkılarımı onun için okurum.” demiş, sonra da uçup gitmiş.
         Çiçekler önce bülbülün gelip kendileri için şarkı söyleyeceğini düşündükçe bir sevinmişler, bir sevinmişler ki sormayın. Ama çok geçmemiş sümbül, gururla şöyle bir etrafına bakınmış:
         -“İçinizde en güzel çiçek ben olduğuma göre, bülbül yarın şarkılarını benim için okuyacaktır. Bundan eminim.” demiş.
         Menekşe sümbülün bu sözlerine pek şaşırmış:
         -“Şaka mı yapıyorsun? Benden daha güzel olduğunu nasıl söyleyebilirsin? Şu mor rengime, duruşumun güzelliğine bir bak. Hiç kuşkusuz çiçeklerin en güzel benim. Bülbül, yarın şarkılarını benim için okuyacaktır.” diye cevap vermiş.
         O ana kadar sümbülle menekşeyi sessizce dinleyen papatyayı bir gülmedir almış. Diğer çiçekler papatyaya, neden güldüğünü sormuşlar. Papatya:
         -“Nedeni var mı canım? Sümbülle menekşeye gülüyorum. Benim burada olduğumu unuttunuz herhalde. Sarı gözüm, beyaz yapraklarımla tarlaların kraliçesiyim ben. Sizler de göreceksiniz ki bülbül şarkılarını yalnız benim için okuyacaktır.”
         Çok geçmemiş. Kırmızı lâle, mavi küçük mine, zambak, çiğdem derken tüm çiçekler tartışmaya başlamışlar. Tartışma öyle büyümüş, öyle büyümüş ki, gürültüden kimse bir şey anlayamaz olmuş. Yalnız gül, tartışmaya hiç katılmamış. Olduğu yerde sessizce uykuya dalmış. Ertesi gün güneş doğarken bülbül gelmiş. Bir de ne görsün, bütün çiçekler yorgunluktan, uykusuzluktan solup çirkinleşmemişler mi? Sadece gül tartışmaya katılmayıp iyi bir uyku çektiği için, olanca güzelliği ile bülbülü selamlamış. Bülbül gülü çok beğenmiş.
         Derler ki; o günden sonra bülbül, her sabah güneş doğarken en güzel şarkılarını gidip gül için okurmuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder