18 Ocak 2017 Çarşamba

Hırçın Kral



         Bundan çok çok seneler, seneler önce, cumhuriyetin yok krallığın çok olduğu devirlerde, küçücük bir ülkenin başında kocaman bir kral yaşarmış. Kral da kralmış haaa.. Bir sözünü iki ettirmez, karşısındaki insanların yüzlerini hiç güldürmezmiş.
         Günlerden bir gün hırçın kralın güzeller güzeli bir kızı dünyaya gelmiş. Güzel kız büyüyüp okul çağına gelince babasına:
         -“Babacığım ben ne zaman okula gideceğim?” diye sormuş.
         Hırçın kral:
         -“Hiçbir zaman.” diye haykırmış.
         Küçük kız:
         -“Ama babacığım, ben okula gidip bilgi sahibi olmak istiyorum.” deyince de kral büsbütün öfkelenmiş.
         -“Kimler okur biliyor musun? Ekmek parası kazanmak zorunda olanlarla, çirkinler okur. Sen bir kral kızısın, neyin eksik? Okuyup da o güzel kafanı niçin yoracakmışsın?” diye bas bas bağırmış.
         Güzel kız babasının davranışından öyle üzülmüş, öyle üzülmüş, öyle üzülmüş ki, kral kızı olduğuna da, güzel olduğuna da pin pişman olmuş. Okula giden çocukları gördükçe yemeden içmeden kesilmiş, hastalanıp yataklara düşmüş. Kral gene de fikrinden caymamış.
         Böylece aylar ayları, yıllar da pek çok yılları kovalamış. Güzel kız büyüyüp evlenecek çağa gelmiş. Kralın kızının güzelliğini işiten pek çokları, onunla evlenmek için elçiler göndermişler. Ama hırçın kral:
         -“Benim kızım ancak dünyanın en büyük padişahı olan Türkistan padişahının oğluyla evlenebilir.” diye tutturmuş.
         Türkistan padişahının da bir oğlu varmış ki sormayın. Yiğitlikte de, bilgide de, yakışıklılıkta da eşi bulunmazmış. Eee... Böyle bir oğula kim kızını vermek istemez ki? Ne ise, sözü uzatmayalım. Hırçın kralın sözleri kılaktan kulağa dolaşmış, sonunda gidip Türkistan padişahının oğluna ulaşmış. Padişahın oğlu da, güzelliği dillere destan olan kralın kızını merak edip görmek istemiş. Çok geçmeden isteği yerine gelmiş. Kızı görmesi ile de aşık olması bir olmuş. Gidip annesine:
         -“Anneciğim, hırçın kralın kızını gördüm, çok beğendim. Sizler uygun görürseniz onunla evlenmek istiyorum.” demiş.
         Padişahın hanımı bu habere çok sevinip hırçın krala haber salmış.
         Kızını görmeye geleceklerini işitince kralın hayatında ilk kez yüzü gülmüş. Sevincinden o gece uyku uyuyamamış. Sabah olunca da kızını çağırtıp ona:
         -“Bak kızım, bu gün bize, dünyanın en büyük padişahının hanımı, seni beğenirse oğluna istemeye gelecek. Padişahın hanımı ile konuşurken çok dikkatli ol. Şöyle yüksekten yüksekten konuş. Büyük şeylerden söz et.” diye sıkı sıkı tembih etmiş.
         Padişahın hanımı gelince güzel kız bir sandalye bulup onun üstüne çıkmış ve:
         -“Balina, fil, aslan, kaplan, gergedan” diye bildiği bütün büyük hayvanların adını  sayıp dökmüş. Hırçın kral hırsından ne yapacağını bilememiş. Kızına:
         -“Aman kızım ne yapıyorsun?” diye bağırmış.
         Güzel kız:
         -“Ne yapayım babacığım? Sizin arzunuzu  yerine getirdim. Siz yüksekten konuş demiştiniz. Onun için sandalye üzerine çıkıp konuştum. Büyük şeylerden söz et dediğiniz için de tanıdığım en büyük şeyleri saydım. Neden kızdığınızı bir türlü anlayamıyorum.” demiş.
         O zaman hırçın kral kızını okutmadığına bin pişman olmuş. Kızının bu davranışından çok utanmış. Padişahın hanımına, kızının okumayı çok istediğini, fakat suçun kendinde olduğunu anlatmış.
         Padişahın hanımı:
         -“Güzel kızınızı oğluma almaktan vazgeçmiştim ama madem ki suç onda değilmiş, hemen bir öğretmen tutup okutalım. Sonra da oğlumla evlendiririz. İnsan ne kadar çok bilirse o kadar çok değerlidir.” demiş.
         Güzel kız padişahın oğlu ile evleneceğine çok seviniyormuş ama onu asıl sevindiren, bundan sonra okuyup bilgi sahibi olabilmesi imiş.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder