Çocuklar, eskiden tavşanların kulakları böyle kocaman
kocaman değilmiş. Tıpkı kedinin kulakları gibi ufacıkmış.
Yalan mıdır, yoksa gerçek midir? Bilemeyeceğim ama bana bu
masalı anlatan, tavşanların kulaklarının bu denli büyük oluşunun nedenini şöyle
anlattı:
Çok eski zamanlarda bir kralın değerli bir yüzüğü varmış.
Kral yüzüğünü pek sever, hep yanında taşırmış. Günlerden bir gün kral ava
çıkmış. Akşama kadar avlanmış, eğlenmiş. Derken tam saraya döneceği sırada çok
güzel beyaz bir yavru tavşana rastlamış. Kral yavru tavşanı çok beğenmiş, onu
da alıp saraya dönmüş.
Çok geçmeden kralın aklına yüzüğü gelmiş. Bir de ne görsün,
yüzük kaybolmamış mı? Kral yüzüğün kayboluşuna bir üzülmüş, bir üzülmüş ki
sormayın. Yemeden içmeden kesilmiş, günlerce uyuyamaz olmuş. Sonunda da
yüzüğünü bulana büyük armağanlar vaadetmiş.
Kralın vaadini duyan ülke halkından bir çoğu yollara düşüp,
başlamışlar kralın yüzüğünü aramaya. Fakat aradan günler geçmiş, kralın
yüzüğünü bir türlü bulamamışlar.
Bir gün ihtiyar bir köylü kralın yüzüğünü ararken, beyaz
tüylü güzel bir tavşana rastlamış. Tavşanın ağzında da kralın yüzüğü varmış.
Tavşan köylüyü görünce ağzındaki yüzüğü yere bırakıp üstüne oturmış. İhtiyar
köylü ne yapmış ne etmişse tavşanı bir türlü yerinden kaldırıp yüzüğü alamamış.
Sonra gidip ülkenin en güçlü adamını alıp gelmiş, adam tavşanın küçücük
kulaklarından tutup bütün gücü ile çekmeye başlamış. Öyle çekmiş, öyle çekmiş
ki, tavşanın kulakları kocaman kocaman olmuş da gene yerinden kıpırdatamamış.
Güçlü adam tavşanın kulaklarını belki daha da uzatacakmış ama Allah’tan o
sırada bilge bir gezgin oradan geçiyormuş. Tavşanın bulunduğu yere gelip
ihtiyar köylüye ne yaptığını sormuş. Köylü:
-“Tavşanın altında kralımızın yüzüğü var. Bir türlü tavşanı
kaldıramıyoruz ki yüzüğü alalım.” demiş.
Bilge gezgin düşünmüş, düşünmüş ve:
-“Acaba bu tavşanın bir yavrusu var mı? Yavrusu varsa onu
bulup getirin, onu görünce belki yüzüğün üstünden kalkar.” demiş.
Meğer çocuklar, kralın avlanırken yakaladığı tavşan, bu
beyaz tüylü tavşanın yavrusu değil miymiş? Anne tavşan bu yüzden kralın
yüzüğünü vermek istemiyormuş. Köylü, kralın yanına gidip gezginin sözlerini
iletmiş. Kral tavşanın yavrusunu vermiş,
anne tavşan da yavrusunu görünce yanına koşmuş. Böylece köylü de yüzüğü alıp
krala vermiş.
İşte çocuklar, o günden sonra tavşanların kulakları hep
böyle kocaman kalmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder