18 Ocak 2017 Çarşamba

Koca Kulaklı Tavşan



         Çocuklar, eskiden tavşanların kulakları böyle kocaman kocaman değilmiş. Tıpkı kedinin kulakları gibi ufacıkmış.
         Yalan mıdır, yoksa gerçek midir? Bilemeyeceğim ama bana bu masalı anlatan, tavşanların kulaklarının bu denli büyük oluşunun nedenini şöyle anlattı:
         Çok eski zamanlarda bir kralın değerli bir yüzüğü varmış. Kral yüzüğünü pek sever, hep yanında taşırmış. Günlerden bir gün kral ava çıkmış. Akşama kadar avlanmış, eğlenmiş. Derken tam saraya döneceği sırada çok güzel beyaz bir yavru tavşana rastlamış. Kral yavru tavşanı çok beğenmiş, onu da alıp saraya dönmüş.
         Çok geçmeden kralın aklına yüzüğü gelmiş. Bir de ne görsün, yüzük kaybolmamış mı? Kral yüzüğün kayboluşuna bir üzülmüş, bir üzülmüş ki sormayın. Yemeden içmeden kesilmiş, günlerce uyuyamaz olmuş. Sonunda da yüzüğünü bulana büyük armağanlar vaadetmiş.
         Kralın vaadini duyan ülke halkından bir çoğu yollara düşüp, başlamışlar kralın yüzüğünü aramaya. Fakat aradan günler geçmiş, kralın yüzüğünü bir türlü bulamamışlar.
         Bir gün ihtiyar bir köylü kralın yüzüğünü ararken, beyaz tüylü güzel bir tavşana rastlamış. Tavşanın ağzında da kralın yüzüğü varmış. Tavşan köylüyü görünce ağzındaki yüzüğü yere bırakıp üstüne oturmış. İhtiyar köylü ne yapmış ne etmişse tavşanı bir türlü yerinden kaldırıp yüzüğü alamamış. Sonra gidip ülkenin en güçlü adamını alıp gelmiş, adam tavşanın küçücük kulaklarından tutup bütün gücü ile çekmeye başlamış. Öyle çekmiş, öyle çekmiş ki, tavşanın kulakları kocaman kocaman olmuş da gene yerinden kıpırdatamamış. Güçlü adam tavşanın kulaklarını belki daha da uzatacakmış ama Allah’tan o sırada bilge bir gezgin oradan geçiyormuş. Tavşanın bulunduğu yere gelip ihtiyar köylüye ne yaptığını sormuş. Köylü:
         -“Tavşanın altında kralımızın yüzüğü var. Bir türlü tavşanı kaldıramıyoruz ki yüzüğü alalım.” demiş.
         Bilge gezgin düşünmüş, düşünmüş ve:
         -“Acaba bu tavşanın bir yavrusu var mı? Yavrusu varsa onu bulup getirin, onu görünce belki yüzüğün üstünden kalkar.” demiş.
         Meğer çocuklar, kralın avlanırken yakaladığı tavşan, bu beyaz tüylü tavşanın yavrusu değil miymiş? Anne tavşan bu yüzden kralın yüzüğünü vermek istemiyormuş. Köylü, kralın yanına gidip gezginin sözlerini iletmiş. Kral  tavşanın yavrusunu vermiş, anne tavşan da yavrusunu görünce yanına koşmuş. Böylece köylü de yüzüğü alıp krala vermiş.
         İşte çocuklar, o günden sonra tavşanların kulakları hep böyle kocaman kalmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder