18 Ocak 2017 Çarşamba

Kör Kedi



         Yıllarca önce, küçük güzel bir kentin çok iyi kalpli bir valisi varmış. Vali öyle iyi, öyle yardımsevermiş ki; kentte kimin işi ters gidecek olsa, hemen onun kapısını çalar yardım isterlermiş. İyi kalpli vali de herkese elinin yettiği, sözünün geçtiği kadar yardım eder, kimseyi boş çevirmezmiş. Vali, yalnız insanları sevip onların yardımına koşmakla kalmazmış, hayvanları da çok severmiş. Onlara eziyet edenleri kınar, hatta cezalandırırmış. Ama gene de pek çok kentli hayvanlara hiç acımaz, fazla çalıştırır, az yiyecek verirlermiş. Hele bazıları hayvanlarını  döver, aç bırakırlarmış. Günlerden bir gün iyi kalpli vali:
         -“ Ne yapsam, ne etsem de şu insanları kötü alışkanlıklarından vazgeçirtip, hayvanları sevdirebilsem? Onlara iyi davranmayı öğretebilsem.” diye düşünmüş, düşünmüş. Sonunda aklına bir çare gelmiş. Hemen ilgilileri yanına çağırıp:
         -“Tez kente bir çığırtkan salın, bir sene sonra hayvanlar arasında bir yarışma düzenleyeceğim. Hayvanına en iyi bakana bir torba dolusu altını ödül olarak vereceğimi duyurun.” demiş  .
         E.... Bir torba dolusu altını duyup da yarışmaya kim katılmak istemez ki? Hayvanları sevenler olsun, sevmeyenler olsun, çığırtkanın sözlerini duyan herkes başlamış harıl harıl hayvan yetiştirmeye. Bir sene nedir ki? Günler günleri, aylar ayları takip etmiş, bir sene de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gitmiş. Yarışma günü de gelip çatmış. Herkes bir sene boyunca bakıp büyüttüğü, sevip övündüğü hayvanını alıp yarışma yerine gitmiş. Yarışmaya kimler katılmamış ki? Yaşlı ninelerden tutun da küçücük çocuklara kadar herkes hayvanını alıp yarışma yerine koşmuş. Uzun tüylü değişik gözlü kediler, renk renk kuşlar, büyüklü küçüklü çeşit çeşit köpekler, kırmızı ibikli horozlar, hatta hatta inatçı keçiler bile varmış.
         Yarışma tam kırk gün kırk gece sürmüş. O kadar iyi bakımlı hayvan içinden birinciyi seçmek kolay mı? Vali bile işin içinden nasıl çıkacağını bilemez olmuş. Kırkıncı günün sonunda tam birinciyi ilân edeceklermiş ki, bir adam koşarak valinin yanına gelmiş:
         -“Sayın valim, sayın valim. Birinciye vereceğimiz ödülün üzerine pis bir kedi yatmış, kimseyi ödüle yaklaştırmıyor. Yaklaşanı tırmalıyor. İyilikle kalkmayacak, döverek kaldıralım mı?” diye sormuş.
         Vali kaşlarını çatıp:
         -“Olmaz öyle şey. Hayvanları dövmek yok.” demiş ve kedinin bulunduğu yere gitmiş. Bir de ne görsün? Bu, kulakları, kuyruğu kesik kör bir kedi değil mi imiş? Vali bu zavallı hayvanı görünce ona çok acımış ve:
         -“Bu kedinin sahibi kimse çabuk bulun buraya getirin. Zavallı hayvanı bu hale koyduğu için onu cezalandıracağım.” diye bağırmış.
         İlgililer hemen etrafa dağılıp kör kedinin sahibini aramaya başlamışlar. Çok geçmeden yaşlı bir adamla çıkagelmişler. Yaşlı adam:
         -“Sayın valim. Kör kedinin sahibi ben de değilim. Ama sahibini tanıyorum. Onun sahibi, buraya oldukça uzak bir yerde oturan küçük bir çocuktur. Dilerseniz gider getiririm.” demiş.  Vali:
         -“Daha ne duruyorsun? Git, hemen onu buraya getir. Çocuk falan dinlemem, onu cezalandıracağım.” demiş. Yaşlı adam valinin yüzüne hayretle bakıp:
         -“Ben de büyük ödülü vermek için aradığınızı sanmıştım. O, cezalandırılacak bir çocuk değildir.” diye karşılık vermiş. Vali:
         -“Cezalandırılacak çocuk değil midir? Baksana kediyi ne hale koymuş.” diye bağırmış.
         -“A....Şimdi anladım neden cezalandırmak istediğinizi. Ama yanılıyorsunuz efendim. Kediyi bu hale o koymadı. O, kediyi bulduğu zaman, kulakları, kuyruğu kesik, gözleri oyulmuş, bir çukurda ölmek üzere idi. Evine götürüp günlerce yaralarını onardı, yedirip içirdi. Onun yaşamasını sağladı. Şimdi bu kör kedi, nerede olursa olsun, sahibinin geldiğini anlar ve ona koşar. Madem ki ödülün üzerinden kalkmasını istiyorsunuz, çocuğu çağıralım.” demiş.
         -“Peki bu iyi kalpli çocuk yarışmaya neden kör kedisi ile katılmadı?” diye vali sormuş. Yaşlı adam:
         -“Kesin olarak bilmiyorum ama o; kediyi ödül almak için değil, hayvanları sevdiği için kurtardı. Hem bu kadar güzel hayvan arasında kör kediyi birinciliğe kim seçer?” diye acı acı gülmüş. Vali:
         -“Kör kedinin ödülün üzerinden kalkmak istemeyişinin nedeni buymuş demek. Bu ödüle onun sahibi kadar kim lâyık olabilir? Ödülü kör kedinin sahibine veriyorum.” demiş.  
         Kör kedinin bilerek mi yoksa bilmeyerek mi böyle davrandığını bilemeyiz ama çocuklar, sahibi ödül alınca kör kedinin neşe ile mırıl mırıl şarkılar söylediğini bilmeyen kalmamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder