Bir varmış, bir yokmuş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir padişahın Neşe ile Ayşe isminde
birbirine çok benzeyen ikiz iki kızı varmış.
Padişah kızlarını çok sever, elinden geldiğince onların bir
dediğini iki etmemeye çalışırmış.
Neşe ile Ayşe büyüdükçe, huyları değişmeye başlamış. Neşe ne
kadar hoşgörülü, neşeli olmuşsa, Ayşe de o denli karamsar olmuş. Her şeyi
kendine dert edinir, ağlar, üzülür, sonra da :
-“Beni kimse sevmiyor. Hepiniz Neşe’yi seviyorsunuz.” diye
yakınıp dururmuş.
Padişah
Ayşe’yi bu huyundan vazgeçirmek için ülkenin en akıllı, en bilge insanlarını
sarayına davet edip onlardan akıl danışmış. Ama kimse bir çare bulup Ayşe’nin
yüzünü güldürememiş. Sonunda padişah saraydakilere:
-“Bundan böyle Ayşe ile Neşe’ye aynı
şekilde davranacak, en küçük bir ayırım yapmayacaksınız.” diye emir vermiş.
Eeee, padişah bu. Buyruğuna kim karşı
çıkabilir ki? Saraydakilerin hepsi padişahın emrini yerine getirmiş. Ama bu da
Ayşe’yi mutlu etmeye yetmemiş. Onun yüzünü birazcık olsun güldürememiş. Gel
zaman, git zaman bilge bir gezgin saraya konuk gelmiş. Padişahı çok üzgün
görünce nedenini sormuş. Padişah da:
-“Ah, ah hiç sormayın. Bir kızım var
yüzü gülmez. Derdi nedir kimse bilmez.” demiş.
Gezgin:
-“Padişahım, izin verirseniz bir ay
sarayınızda konuk olayım. Belki kızınızın üzüntüsünün nedenini bulabilirim.”
Padişah da razı olmuş. O günden sonra
gezgin, Neşe ve Ayşe’yi gizlice izlemeye başlamış. Bakmış ki, her ikisi de gece
yatmadan önce yastıklarının altından birer defter çıkarıp birşeyler yazıyorlar,
sabahleyin de yazdıklarını okuyup öyle kalkıyorlar. Gezgin bir gece, Neşe ile
Ayşe uyuduktan sonra defterlerini alıp okumuş. Bir de ne görsün? Neşe defterine
kendisine yapılan iyiliklerden, yardımlardan söz ederken, Ayşe yalnız kendisine
yapılan haksızlıkları yazmamış mı?
Ertesi gece gezgin Neşe’den izin alıp
defterini Ayşe’nin yastığının altına koymuş. Sabah olunca Ayşe defteri
yastığının altından alıp okumuş. Saraydakiler her iki kardeşe de aynı
davrandıkları için, Ayşe yazılanları hiç yadırgamamış. Kendisine yapılan
iyilikleri hatırladıkça yüzü gülmüş,
öyle sevinmiş öyle sevinmiş ki, başlamış sevincinden şarkı söylemeye.
Padişah, Ayşe’nin şarkı söylediğini
işitince kulaklarına inanamamış. Hemen bilge gezgini çağırtıp ona bunu nasıl
başardığını sormuş. Gezgin:
-“
Padişahım,” demiş. “Hayat ayna gibidir. Onun güzel yanlarını düşünürsek bize
güzel görünür. Ayşe, hayatın yalnız kötü yanlarını düşündüğü için mutsuz
olmuş.”
Padişah
hemen Ayşe’yi çağırtıp ona; bundan sonra defterine yalnız iyi şeyler yazmasını,
kötülükleri unutmaya çalışmasını tembih etmiş.
O
günden sonra Ayşe de Neşe gibi mutlu olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder